İlhan Cihaner ve Aytuğ Atıcı’yı tanıyoruz. Bir de Tolga Yarman adında bir aday varmış. İlk defa duydum ismini. Delege imzalarında yüzde 5’in altında kaldılar. (Beni de aday gösterselerdi o kadar toplardım yahu!)

Hacı Muharrem olsaydı biraz heyecanlı olurdu. O da n’apsın. ‘Yenmiş de yenmiş’.., nereye kadar?!..

Değişen de bi’şey olmayacağı için bu sefer kurultaya bir isim uydurdular.

‘İktidar kurultayı…’

Hani sanırsın CHP’yi iktidara götürecek kurultayı yapıyorlar… Bu kurultayla, yüzde 20-25’ler, 45’lere, 50’lere falan çıkacak CHP?!

Öyle değilmiş. ‘Dostlarla’ birlikte ‘iktidara’ yürüyeceklermiş…

İyi fikir.., biz de arkadaşlarla yürüyoruz bazen, iyi geliyor!..

Anlaşılan o ki, ‘demokrasi kayığı’ su almaya başlamış.

“Biz demokrasi ittifakı yaptık, şeffaflık isteriz” diyordu HDP. Artık öyle kayığa bindik yok. Dost musun düşman mısın? Karar vereceksin.

Diğer dost, pardon müttefik İyi Parti de karar verecek. En azından kiralık vekil verecek kadar dost musunuz CHP’ye?..

Saadet CHP’nin dostluğunu kazanacak mı?

Ve tabii ki Erdoğan’a düşman kesilen safralar…

Kılıçdaroğlu “düşmanımın düşmanı dostumdur” deyip kucaklayacak mı onları?..

Öyle ya, Davutoğlu ve Babacan için; ‘Ortak noktalarımız benzerliklerimiz çok fazla. Hatta yüzde 99 oranında diyebilirim” demişti Kılıçdaroğlu. (Kalan yüzde 1 de dostluğa halel getirir mi?)

Bunlar yetmez. Kılıçdaroğlu’nun diğer dostlara da ihtiyacı var.

Mesela ABD-AB ve ‘içerideki’ dostları. Mesela Osman Kavala…

Dün, çağrıda bulundular, ‘Kavala’yı serbest bırakın’ dediler.

Kılıçdaroğlu hemen, saatler içerisinde ‘dostlarının’ çağrısına kulak verdi. Grup toplantısında Kavala’nın serbest bırakılmasını istedi…

Bu arada terörist FETÖ atıklarını da ihmal etmemek lazım. Az dostluk yapmadılar CHP’ye.

“Düşmanımın düşmanı dostumdur” ilkesizliği tescillenmiş CHP, “dostlarla” birlikte iktidara gelecekmiş.

İçeride ve dışarıda mebzul miktarda Türkiye düşmanı var. Yani CHP’nin potansiyel dostları!..

Lakin bu millet kiminle yürüyeceğini iyi bilir.

Siz ancak ‘dostlarınızla’ Ankara’dan İstanbul’a yürürsünüz.

Sonucu da üç beş ayak tırnağı kaybetmek olur, o kadar!..

***

İmamoğlu’nu telefonla aramamışlar!..

“Davetiye ulaştı. Keşke telefonla da arasalardı” demiş İmamoğlu.

Yunanlı ‘dostlara’; “Ayasofya’nın açılmasına ihtiyaç yoktur” demiştin ya.., “Davetiye gönderdik, telefon açmaya ihtiyaç yok” diye düşünmüş olabilirler. Üzülme sakın!..