İki teknik adamın birbirine zıt ama ikisi de aşırı anlam yükledi maça aslında.

Jorge Jesus, sezon boyu süren kötü performansından olacak, Trabzonspor'u fazla hafife almış sanki. Bu öngörüyü şöyle destekleyebiliriz:

Trabzonspor ilk yarıda iki net pozisyon buldu, Hamsik ve Larsen ile, ikisi de çok müsaitti.

İki pozisyonda da cezaalanı içinde Fenerbahçeli oyuncular birbirlerine uzak, boş alan çoktu. Hamsik ve Larsen'in rahat şut imkanları vardı, vuruşları yetersizdi!

Nenad Bjelica ise tam tersi, rakibini fazla ciddiye aldı, 3'ten sürekli 5'liye evrilen sağlam defansın önüne Doğucan ve Siopis'i koydu.

Bu ikili de oyun görüşü kısıtlı, defansif özellikli zaten, Fenerbahçe ataklarında anında 7 kişi oldu Trabzonspor savunması.

Zaten o kalabalığın içine ancak Arda Güler gibi bir sanatçı özel pas atabilirdi, Batshuayi'ye golü attırdı.

Jesus'un oyunu ileride kurma planı ve defanstaki rahat tercihleri, geriye düştükten sonra Trabzonspor'u oyuna ortak etti adeta. Uzun süre kanatlarda hiç yoktu (Trezeguet-Markovic niye kulübedeydi!) bordo-mavililer, nihayet Visca sağ bek hapsinden, Fenerbahçe hata yaptıkça çıkmaya başladı, takımına güven ve kalite kattı.

Hamsik desteğini de alan Bosnalı oyuncunun 20-45 arasındaki etkisine önlem almadı Portekizli teknik adam! Bu bölümde Trabzonspor pekala skoru değiştirebilirdi.

İkinci yarıda Hırvat teknik adam tabelayı eşitlemek adına Visca ve Siopis'i görev bölgelerinden bir öne çıkarttı. Topa daha fazla sahip olmaya başladı Bordo-Mavililer ama şöyle bir sorun çıktı: Hücum planında etkisizdiler ama Eren-Larsen ikilisi, ilk golün ardından Ferdi-Arda ikilisine fırsat tanımadı. Ancak Fenerbahçe bu kez ters kanattan Trabzonspor'u yıktı.

Visca-Bartra ikilisi Zajc ve Peres'e engel olamadı, fark oradan geldi zaten. Uğurcan'ın tek kişilik direnişi işe yaramadı o anlarda.

Kalan bölümde ise basit hatalar, doğaçlamalar ve bencilliklerin çok olduğu halı saha keyfi vardı derbi maçta!