***
Biz hep soruyoruz, Neden Batılı gibi olamıyoruz? diye. Teknik direktörleri, futbolcuları, yardımcılarını, sportif direktörleri, fizyoterapistleri, altyapı hocalarını hatta hakem hocalarını bile büyük paralarla ülkemize getiriyoruz. Bir getiremediğimiz kulüp başkanI ve idarecileri. Şimdi yukarıda okuduğunuz dört olayı bir analiz edelim. Biri Arjantinli Simeonenin Türk futbolcusu hakkındaki görüşleri. Diğeri de İspanyol Pep Guardiolanın İngilteredeki kulübe sahip çıkışı ve futbolcu ile menajerin üzerinde koyduğu ağırlık, kibar bir şekildeki baskısı.
Bir Türk başkan ile daha düne kadar yere göğe sığdıramadığımız Etoonun ilişkileri. Ve sonunda Türkiyenin iki tane bir numarası, biri teknik adam olarak Fatih Terim, diğeri futbolcu olarak Arda Turan ve neyi paylaşamadıklarını bir türlü anlayamadığımız, karşılıklı haklılığını ortaya çıkarmak için şifreli beyanatları ve yaklaşımları. İşte Türk futbolu ile Batı futbolu arasındaki farkın en güzel göstergeleri. Sistemin kendi yarattığı yanlışlar değil, sistemin içindeki insanların egoları, yaşam biçimleri ve mantelaliteleri. İşte bunlar birbirinden farklı olursa ister istemez Batı ve Türk futbolu arasındaki polemikler bu tür örneklerle ortaya çıkıyor.
BİR ARJANTİNLİ
Diego Simeone'ye düzenlediği basın toplantısında yöneltilen sorulardan biri de eski takımına karşı forma giyecek Arda Turan olmuş. Arda'nın "Atletico benden sonra hiçbir kupa kazanamadı" şeklinde kullandığı sözün bir gazeteci tarafından hatırlatılması üzerine herhangi bir polemiğe girmekten kaçınan Simeone, "Arda'yı buradaki son gününe kadar bize bıraktığı olağanüstü anılarla hatırlıyoruz" cevabını vermiş.
BİR İSPANYOL
Pep Guardiola, Yaya Tourenin menajeri Dimitri Seluk basına yaptığı son açıklamalar nedeniyle özür dilemediği taktirde bir daha Manchester City forması giyemeyeceğini söylemiş: Eğer beni seviyorsa bunu gösterir ve medya önünde özür diler. Ben futbol oynarken o zamanlarda menajerimin çıkıp Johan Cruyff hakkında ileri geri konuşmasını hayal bile edemiyorum. Belki artık yeniçağdayız. Her şey değişiyor. Ama ben eski kafalı bir adamım. Eğer Seluk çıkıp özür dilemezse Yaya Toure bir daha Manchester City formasını giyemeyecek.
BİR KAMERUNLU
Etoo sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Bilemiyorum belki de bazıları siyahi olduğum için saygı duymuyorlardır. Ama ben bu oyuna gelerek bulunduğum seviyeden inmeyeceğim ifadelerinde bulunmuştu. Antalyaspor Başkanı Ali Şafak Öztürk de kendisini hedef alan paylaşımından dolayı Etooyu süresiz olarak kadro dışı bıraktı.
İKİ DE TÜRK
Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terimin Arda ve arkadaşları hakkındaki Milli Takımın kapısı kendini bu formayı taşıma şerefine hazır ve istekli olan saha içinde ve saha dışında Milli Takım oyuncusuna yakışır davranmayı yol edinmiş takımın parçası olmaya hazır olan her oyuncuya açıktır diye şifreli açıklamalarından sonra Arda Turan da bir özel röportaj yaptı. Arda hem kendini hem de kadroya alınmayan arkadaşlarını gündeme getirerek, Bir tartışma, bir sıkıntı bir çözüm aranacak bir olay varsa, bizim bildiğimiz benim sokakta öğrendiğim, gelelim yüz yüze bel üstü direkt sözleriyle haklılıklarını beyan ederken hocasına da eleştiri oklarını çekinmeden gönderdi.
BEN BU FİLMİ SEYRETMİŞTİM!..
Kaybedeceği bir şeyi olmayan bireyler, idare edilmesi ve kendisi ile zor anlaşılabilen kişilerdir. Konuya bu yoldan çıkarsak, Advocaat birçok F.Bahçeli futbolcuyu eleştirirken, bu camiaya yakışacak kalitede olmadıklarını söyledi ve "Nasıl transfer edilirler" diyerek bu futbolcuları alanları da eleştirmiş oldu. Şimdi gördüğüm kadarıyla söylediklerinde pek haksız değil. Ve arkasından Ben konuşmayacaksam burada ne işim var çekip giderim demesiyle egosunun ne denli yüksek olduğunu gösterdi. Tıpkı patronu gibi. Şimdi aklıma Daumlu F.Bahçe günleri geldi. Daum, Almanyada ya da İstanbulda Yıldırımın beğenmediği konuşmalar sonrası basın önüne geçer, Ben bunları söylemek istememiştim, yanlış anlaşıldım derdi. Daum basına konuşurdu, Aziz Yıldırım fırçalardı. Acaba önümüzdeki günlerde geçmişteki filmleri tekrar mı izleyeceğiz?
Babanı dinle Ozan
Bu konuyu epey zamandır biliyordum ancak Ozanın biraz toparlanıp öz güveninin gelmesini bekledim. Nitekim son haftadaki performansı üst düzeye çıkmış, attığı golle yavaş yavaş kendine güvenini bulmaya başlamış. Ve maçtan öncesi günlerini akşam yatılı olarak Samandıra Tesislerinde geçirmişti.
Sevgili Ozan'ın ve F.Bahçeli idarecilerin bu yazdıklarımı dikkatle okumalarını arzu ederim. Çünkü bu hem Ozan için hem de Ozanın F.Bahçeye bulanacağı büyük katkılardan dolayı kulübü bağlayacak bir konudur. Ozan, Beykozun ünlü villalarına anne ve babasını taşımış. Ancak ailesiyle o evde profesyonelce bir aile ortamında yaşayacağı yerde Ataşehirde tek başına (!) yaşaması, kendine ve camiaya vereceği randımanın aşağı çekilmesiyle yarınlarda üzüntülü günler yaşayabilir. Ama üzüntüyü bugün yaşayan ise ailesi. Babasının Beykozdaki villa çevresinde oturan spor camiasındaki Ozanın büyüklerine Ozana söyleyin. Bizi buraya getirdi. Kendisi bizle oturmuyor. Ataşehirde oturacağına bizle otursun diye dert yandığı kulağıma geldi. Evet, sevgili Ozan! Bu takımda sadece yıldız değil, takım kaptanı olarak yıllarca futbol oynayıp tarihe geçeceğin bu yeteneğini Ataşehirdeki evde tek başına (!) yaşayıp yok edeceğine Beykozda ailenle birlikte yarınların kaptanı, Büyük Ozanı olarak yelkenini açık denizlere aç.
Transferleri kimin yaptığı!
Mahmut Uslu, Biz aslında Fernandaoyu satıp Eren Derdiyoku almak istemiştik. Ama Aziz Yıldırımı geç ikna ettim, G.Saray aldı dedi. İşte bu sözlerden bir gün sonra da böyle bir şey söylemediğini vurguladı. Benim de ister istemez aklıma Bu transferleri teknik adamlar mı yoksa yöneticiler mi yapıyor? sorusu geldi. Ama şimdi anladım ki F.Bahçede transferleri bir kişi yapıyor.