Top
10/08/2013

İktidara ve CHP’ye operasyon

“Gezi Olayları”, “Ergenekon Kararı” ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın CHP’ye yönelik suçlamaları, bana bazı WikiLeaks belgelerini hatırlattı. Dünyayı ayağa kaldıran bu belgelerde, Türkiye ile ilgili olanlar da vardı, ama üzerine giden çıkmadı. Belki de özellikle kamuoyunun gözünden kaçırıldı.  O günlerde CHP’nin başında Deniz Baykal bulunuyordu. İlginçtir, ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nden Washington’a gönderilen 26 bin gizli kriptonun 6 bini CHP ve Baykal ile ilgiliydi.  Bunların birinde aynen şu ifade yer alıyordu:  “Erdoğan’ın iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’ne karşı daha prezantabl bir muhalefet lideri oluşturmak, ordu ve adli baskıdan daha etkili bir silah olacaktır. Kendi partisinden yüzde 70’i ona karşı olmasına rağmen Baykal’a oy veriyor. Baykal’ın yakınları haricinde herkes değişime ihtiyaç duyulduğu fikrine katılıyor.”  Bunlar, skandal ifadelerdi!  Bu tek cümleden çıkarılacak pek çok ciddi sonuçlar vardı:  1) ABD’nin, Türkiye’nin iç siyasetiyle yakından ilgilendiği, hatta yönlendirme planları yaptığı görülüyordu.  2) Ak Parti’nin arkasındaki ciddi oy desteğinin ve giderek güçlenmesinin Washington’daki bazı çevreleri pek de mutlu etmediği anlaşılıyordu.  3) Türkiye’de ordunun Hükümet ya da hükümetler üzerinde bir baskı aracı olarak kullanıldığı ya da kullanılmak istendiği dikkati çekiyordu.  4) Yargının ise, yürütme üzerinde adeta “Demokles’in Kılıcı” gibi sallanmaya çalışıldığı ya da sallandığı sonucu ortaya çıkıyordu.  Nedense pek gündeme getirilmedi!..  Basit bir olaymış gibi üzerinde durulmadı.  - - - Bitmedi, bu kadarla kalmadı…  Ankara ile Washington arasında yazışmalar devam etti. Dönemin Dışişleri Bakanı Hillary Clinton tarafından ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’ne gönderilen bir başka yazıda da “Baykal yerine kim olur?” sorusuna cevap arandığı dikkati çekti.  Sonrasını biliyorsunuz. Deniz Baykal hakkında bir kaset ortaya çıktı. Bu kaset, CHP’de Genel Başkan değişikliğini de beraberinde getirdi. Baykal’ın istifa etmesi ile birlikte, yerine Kemal Kılıçdaroğlu geldi.  Kılıçdaroğlu, çok ciddi iddialarla ortaya çıktı. Başlangıçta, arkasından kuvvetli rüzgarlar estirildi. Oldukça güçlü çevreler tarafından alabildiğine desteklendi.  Kılıçdaroğlu da “Yeni bir CHP” oluşturmaya çalıştı. Partinin politikalarında da vitrininde de radikal değişikliklere gitti.  Sonuç ise ortada: Kamuoyu araştırmalarında görülüyor ki, İktidar Partisi halen yüzde 50’lerde. Ayrıca, CHP’nin bugünden yarına önemli bir atak yapabileceğini bekleyen de kalmadı.  CHP’nin “Kılıçdaroğlu ile sıçrayacağını” düşünenlerin öngörüleri tutmadı.  - - - Kemal Kılıçdaroğlu, 2010 Yılı’nın mayıs ayında CHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturmuştu. Demek ki, WikiLeaks Belgeleri’nin ve ardından yaşanan gelişmelerin üzerinden çok zaman geçmedi.  Yaklaşık 4 yıl aradan sonra Türkiye’nin gündemi oldukça değişti…  Bir süre önce Gezi Olayları patladı. CHP başlatmasa da bu olayların arkasında yer aldı. Üstelik, Türkiye bugünlerde bir de “Eylül Sendromu” yaşıyor. Aynı olayları Eylül’de de alevlendirmek için çalışmalar yapıldığına dair istihbaratlar geliyor. Başta Başbakan olmak üzere Hükümet yetkilileri de sıkça “olayların dış bağlantılarından” bahsediyor.  Ayrıca, Ergenekon Davası kararı üzerinden Türkiye’de bir “Hukuk ve demokrasi” tartışması yürütülüyor. Bütün olumsuzluklar Hükümet’e fatura edilmeye çalışılıyor.  Gündem değişti, ama değişmeyen bir şey var…  Siyaset mühendisliği devam ediyor ve bu işe soyunanlar, sonuç alabilmek için çeşitli senaryoları peş peşe deniyorlar! 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları