Top
03/08/2013

Batı'da ortaçağ zihniyeti

İngilizlerin gizli istihbarat raporları açıklandı. Batı’nın bir ayıbı daha gün ışığına çıktı. Almanya’da 16 yıl Başkanlık yapan Helmut Kohl, “asimile edemiyoruz” diye, ülkede yaşayan Türklerin yüzde 50’sini göndermek istemiş.  Üstelik Kohl, sözde “demokrat” bir lider. Oğluna da Türk gelin almış bir isim.  28 Ekim 1982 tarihli İngiliz İstihbarat Belgesi’ndeki bilgiler son derece önemli. Kohl, “Almanya’nın bu kadar çok Türk’ü asimile etmesi mümkün değil” derken, yanında dönemin İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher da bulunuyor. İtiraz etmediğine göre, bu görüşleri o da paylaşıyor. En önemlisi, belgeye bakınca Kohl’un, Almanya’da çalışan İtalyan, Güney Asyalı ve Portekizli işçilerden rahatsızlık duymadığını anlıyor, Türkler için ise “Ama onlar bambaşka kültürden geliyor” sözleriyle karşılaşıyoruz.  Çünkü, Türkler Müslüman!  Tam bir ortaçağ zihniyeti.  Papa İnnocent de ortaçağ döneminde Haçlı seferlerini düzenlerken Kohl ile aynı kafadaydı:  -Türkleri Avrupa’dan Asya’ya sürelim!  Çünkü, o dönemde İslam’ın bayraktarlığını Türkler yapıyordu.  *** Avrupa’nın bu ortaçağ zihniyeti bugün de sıkça karşımıza çıkıyor. Suriye ve Mısır olayları ile Türkiye’deki Gezi eylemleri sırasında Avrupa’nın gerçek yüzünü gördük.  Bu tutum, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’i de isyan ettirdi. Şahin, “Batı dünyası, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da demokrasi istemiyor” dedi:  -Amerika ve Avrupa, bu bölgelerde halkın seçtiği insanlar yönetimde olduğu sürece kendi menfaatlerini yürütme konusunda zorlanacaklarını düşünüyor. Bunlar kendilerine demokrat. Sömürgeci zihniyetle hareket ediyorlar.  Ve ekledi:  -Türkiye ile ilgili olarak da böyle düşündükleri kanaatindeyim. Türkiye’yi büyütmek ve geliştirmek için çaba sarf eden hükümetlerin varlığından rahatsızlar.  Aynen öyle…  Yıllardır yürüttükleri politika bu!  Kendi içlerinde “demokrasi” nutukları atıyorlar.  Mısır’da ise, darbeciler adına seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi ile pazarlık yapıyorlar.  *** Batı’nın sabıkası hayli kabarık. Türklere ve Müslümanlara karşı Balkanlar, Kafkaslar ve Afrika’da giriştikleri katliamları bir kenara bırakalım, kendilerinden olan ama kendileri gibi düşünmeyenlere dahi hayat hakkı tanımıyorlar.  Güney Afrika’da “Bayerler” olarak tanımlanan Hollandalılar, Oranj Cumhuriyeti’ni kurdular. Ama Batı’dan farklı bir politika izlediler. İngiliz hâkimiyetini kabul etmediler.  Sen misin bunu yapan?  Bayerlere savaş açtılar. Hem de öyle kirli bir savaş ki, yapmadıklarını bırakmadılar. 30 bin civarında ev yaktılar. Dağlara çıkan Bayerleri indirebilmek için ailelerini rehin aldılar. Onların çocukları, eşleri ve anne-babalarını topladılar. Etrafı tel örgülü açık alanlara hapsettiler. O zavallılar da havanlar gibi elleriyle toprakları kazıp içine sığınarak yaşamaya çalıştılar.  Toplam 45 bin kişiyi katlettiler.  1900’e doğru yaşanan bu olaylar, sivil çalışmacı Emili Hophause’un raporlarında tek tek sıralandı. Bugün de Nial Ferguson’un “İmparatorluk” isimli kitabında bütün ayrıntıları ile yer alıyor.  *** Kim ne derse desin, kim aksini ispat etmeye çalışırsa çalışsın… Batı “insan hakları” ve “demokrasi” konularında hiç samimi değil.  Şimdi, “Ama demokrasilerinin standardı yüksek ve ülkelerindeki insanların haklarını da koruyorlar” denilebilir.  Bu doğru, hiç itirazım yok. Ama bu standartlar sadece kendileri için! Batı, “Biz ve onlar” prensibiyle yoğrulmuş bir kültürün sahibi. En “demokratları” olarak gösterilen Helmut Kohl ile Margaret Thatcher’in İngiliz İstihbarat Belgesi’ne yansıyan tavırları da bunun en önemli delili!     

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları