Top
24/09/2023

İsrail ile başlayan normalleşme yeni jeopolitik oluşumun habercisi mi?

Sayın Cumhurbaşkanı'nın New York'taki Türk Evi'nde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmesi Türkiye ve İsrail arasında yeni bir dönemin başladığının da habercisi oldu. Özellikle enerji, yapay zekâ ve teknoloji transferi başta olmak üzere çeşitli alanlarda iş birliğinin yapılması iki ülke arasında tesis edilmeye çalışılan ilişkilerde öne çıkan başlıklardı. Daha sonra İsrail Başbakanı'nın Türkiye'yi ziyaret edeceğinin açıklanması da bu normalleşme sürecine olan inancı güçlendirdi.

İsrail'le ilişkilerin normalleştirilmesinin temel birkaç sebebi var. Bu seviyeye kolay gelinmedi. İsrail Doğu Akdeniz enerjisinin Avrupa'ya ulaştırılmasında Türkiye dışındaki bütün seçenekleri denedi ama olmadı. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmasını imzalamak ve Türkiye'ye karşı Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Mısır ve Yunanistan'la ittifak kurmak dahil pek çok oluşumun içinde yer alsa da bütün bunlar sonuç vermedi. Türkiye Arap baharı diye adlandırılan ayaklanma süreçlerinin kendisini istikrarsızlaştırmasına izin vermedi. Yurt içindeki terörü bitirdi, Irak'ın kuzeyinde güvenli bir alan oluşturmayı başardı. Suriye'de PKK/ PYD giderek daralan stratejik bir çemberin içerisine alınmakta. Ege ve Doğu Akdeniz'de siyasi ve askeri durum üstünlüğü Türkiye'ye geçti. Diğer bir önemli husus ise İsrail kendi kıta sahanlığındaki enerjiyi Türkiye olmadan Avrupa'ya gönderemeyeceğini anladı. Yani bugün İsrail Başbakanı Türkiye'ye geliyorsa, bu doğrudan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin milli güç kapasitesi ile ilgilidir. Büyük Atatürk'ün de dediği gibi 'Kuvvet ve kudretten yoksul olana iltifat olunmuyor.'

Yeni dönemde Türkiye İsrail ilişkileri açısından bizleri neler bekliyor diye bakacak olursak, en önemli konulardan biri enerji. Sadece İsrail'in değil Mısır, Lübnan hatta Filistin'in bile kıta sahanlığı içerisinde bulunan doğalgazın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti karasularından geçerek Türkiye üzerinden Avrupa'ya ulaştırılması artık mümkün görünüyor. Böylece Türkiye'nin küresel enerji piyasasında fiyatı belirleyen ülkelerden biri olması artık mümkün hale gelecek. Bu durum hem enerjide tek taraflı dışa bağımlılığı ortadan kaldıracağı gibi ülkemize de büyük ekonomik gelir sağlayacaktır. Ayrıca enerji hatlarının Türkiye'den geçmesi siyasal açıdan küresel sistemde Türkiye'nin elini güçlendirecektir. Bu arada Yunanistan'ın denklem dışı bırakılmış olması da Türkiye'nin dış politikadaki önemli bir başarısı sayılabilir.

Diğer bir konu ise yakın gelecekte Doğu Akdeniz'de enerji anlaşmazlığına bağlı olarak ortaya çıkabilecek kıta sahanlığı sorunları da bu şekilde çözülebilme imkanına kavuşacaktır. Çünkü henüz Doğu Akdeniz'de kıta sahanlığı konusunda ülkeler arasında gerekli anlaşmalar yapılmamıştır. Bu durum gelecekte ülkeler arasında ciddi krizlere ve hatta savaşlara sebep olabilir. Türkiye 18 Mart 2019 tarihinde Birleşmiş Milletler'e deniz hukuku sözleşmesine uygun olarak belirlediği Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki kıta sağlığını deklere etti. Diğer ülkelerin de benzer şekilde ve birbirleriyle uzlaşarak aynı deklarasyonu yapmaları gerekiyor.

Ege'de ise durum biraz farklı. Çünkü Ege denizinde ana karalar birbirine çok yakın olduğu için 200 deniz miline uygun olarak kıta sahanın belirlenme imkânı yok. Ayrıca uluslararası hukuk açısından adaların kıta sahanlığı olmaz. Bu nedenle Yunanistan'la Türkiye'nin masaya oturup hak ve adalete uygun olarak iki ülke arasındaki kıta sahanlığının belirlemesi gerekiyor. Yunanistan Başbakanı Miçotakis'in bütün iç ve dış baskıları göze alarak New York'taki Türk Evi'nde Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşmesi bu konuda ümit verici bir ortam oluşturdu. Aslına bakarsanız bugün Türkiye'nin ulaşmış olduğu milli güç kapasitesi ve Ege'deki durum üstünlüğünün Türkiye'ye geçmiş olması gibi hususlar düşünüldüğünde ne Yunanistan'ın ne de arkasındaki küresel güçlerin Türkiye ile anlaşmak dışında fazla da bir seçeneği yok gibi görünüyor. Sonuç olarak Türkiye ile İsrail arasında başlayan normalleşme sürecinin Kıbrıs'taki Güney Kıbrıs Rum Yönetimi sorununun çözülmesinden tutun da Ege'deki problemlerin azaltılmasına kadar çok yönlü etkilere sahip olacağını söyleyebiliriz. Hazır yeri gelmişken herkese bir Türk atasözünü de hatırlatmak isterim: "Bükemediğin bileği öpeceksin."

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp