Top
20/10/2023

Gazze'de yeraltı savaşları

Gazze'ye kara saldırısı yapmaya hazırlanan İsrail derin bir paradoksla da karşı karşıya kalmış durumda. Şayet kara saldırısı yaparsa önemli ölçüde zayiat vermeyi göze almak zorunda. Ama kara saldırısı yapmadan her geçen gün hem İsrail'in efsanevi karizmasında daha derin çizikler açarken hem de önemli ekonomik yükleri de İsrail'in sırtına yüklemekte. O yüzden sürekli ABD'den para istiyor. ABD, savaşın ilk günlerinde sekiz milyar dolar İsrail'e karşılıksız para yardımı yapmasının ardında şimdilerde İsrail on milyar dolar daha istedi. Yetmedi J.Biden hükümeti içerisinde İsrail'e yardımı da kapsayan yüz milyar dolarlık bir ek bütçeyi ABD Kongresi'nden talep etti. Ekonomik zorlukların yanında İsrail kara saldırısı yapması durumunda Hamas'ın elinde bulunan iki yüzden fazla rehinenin de hayatını tehlikeye atmış olacağı için ciddi bir açmaz yaşamakta.

İsrail'in Gazze'ye yapmak istediği kara saldırısını geciktirmek zorunda kalmasının en önemli sebebi karşılaşacağı yeraltı savaşları için henüz tam olarak hazırlığını tamamlayamamış olmasıdır. Zira İsrail Gazze'ye kara saldırısı yaptığında karşılaşacağı şey sadece Gazze şehrinin altındaki tüneller olmayacak. Çünkü Gazze'nin altında uzunluğu 500 km olduğu tahmin edilen tüneller ve bu tünellerle birbirine bağlanmış yaklaşık 70 metre derinliğe kadar uzanan üç katlı yeraltı yaşam alanları bulunmakta. Bu yaşam alanları; silah atölyelerini, sağlık kabinlerini, eğitim odalarını, komuta kontrol ve iletişim merkezlerini, yiyecek, içecek, teçhizat, mühimmat gibi pek çok malzemenin saklandığı depoları, kısacası Hamas'ın uzun süre yaşama ve savunma için ihtiyaç duyduğu her şeyi kapsamakta. Ama bunun da ötesinde İsrail'in olası saldırısı durumunda Hamas'ın etkili bir savaş yürütebilmek için bu tünel sistemi içerisinde; ölüm çukurları, yeraltı kapanları, raylı saldırı sistemleri, tuzaklı dehlizler, çıkışı olmayan sahte geçitler ve daha birçok savunma amaçlı hazırlanmış sistemler bulunmakta. O yüzden İsrail Gazze'ye bir kara saldırısı yaparsa bilinen klasik direnç noktalarının çok daha ötesinde güçlüklerle mücadele etmek zorunda kalacak ve bu savaşın adı harp tarihine "Yeraltı Savaşları" olarak geçecek. Yani asıl savaş yer üstünde değil, bizler tam olarak göremesek de yer altında olacak. Hamas'ın da tam olarak istediği şey bu.

Önümüzdeki günlerde olası bir kara saldırısında İsrail'in 2008 ve 2014 yıllarında Gazze'ye yaptığı kara saldırılarındaki kayıplarından çok daha fazlasını vermesi son derece muhtemel. Son 20 yılda sürekli geliştirilen Gazze tünel sistemi şu an Hamas'ın askeri kapasitesini neredeyse on kat kadar artırmış görünüyor. Bu nedenle geçmiş kara saldırılarının her birinde Gazze'de yaklaşık 1000 civarında kayıp veren İsrail'in olası kayıplarının en az on bin civarında olması uzmanlar tarafından muhtemel görülmekte. Bu nedenle İsrail'in olası Gazze saldırısının üç aşamalı olma ihtimali yüksek. Birinci aşamada Gazze'nin kuzeyi, daha sonra ortası ve en son güneyi olacak şekilde topyekûn saldırı yapmak yerine aşama aşama Gazze'yi ele geçirmek, nihayetinde Gazze'yi ilhak etmek ve Filistin halkını tamamen yok etmek İsrail'in şu anki ana stratejik planı olarak görünüyor. İsrail'in planı bu olsa da Allah'ın da bir planı olduğunu unutmayalım. Çünkü artan şiddet dalgası ve Filistin halkına uygulanan barbarlık hem Filistinlilerin kendi aralarında birleşmelerini hızlandırırken aynı zamanda Müslüman olsun olmasın dünyada vicdan sahibi bütün toplumların İsrail Siyonizm'ine karşı kolektif olarak harekete geçmesini de tetiklemektedir. Özellikle bundan sonra Gazze'ye olası kara harekâtı esnasında İsrail'in Termobarik silahlar, fosfor içerikli bombalar, misket bombaları, kimyasal gazlar ve biyolojik ajanlar ve daha pek çok uluslararası hukukun yasakladığı insanlık dışı silah ve yöntemleri kullanabilme ihtimaline karşı çok dikkatli olunmalıdır. Çünkü mevcut klasik konvansiyonel silah ve yöntemlerle Hamas'ın Gazze'nin altında hazırladığı tünel sisteminin İsrail tarafından yok edilebilmesi ve bu şartlarda İsrail'in Hamas'ı ortadan kaldırabilmesi çok mümkün görülmemektedir. Ayrıca artık bu mesele sadece İsrail'in barbarlığının durdurulması değil zulüm karşısında insanlığın galip gelip gelmeme meselesidir. Başta içi boş bir tenekeye dönüşmüş Birleşmiş Milletler teşkilatı olmak üzere uluslararası kurum ve kuruluşlardan artık hiç kimse ümit beklemesin. İnsanlığın onurunu yine insanlığın mutlak mücadelesi kurtaracak.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp