Top
01/10/2023

Gabar'daki petrol neyin habercisi?

Geçtiğimiz mayıs ayında Şırnak'ın Gabar Dağı bölgesinde bulunan Petrol Türkiye için adeta umut oldu. Günlük yaklaşık 100.000 varil üretim kapasitesine ulaşan Gabar Petrolleri bir diğer yönüyle Türkiye'deki diğer alanlarda çıkarılan petrolün miktarına eşit. Türkiye'nin günlük tüketimi yaklaşık 1 milyon varil civarındadır. Gabar Petrolleri ile birlikte çıkarılan toplam miktar bu ihtiyacın yaklaşık %20'sini karşılamaktadır. Bunun da yıllık ekonomiye katkısı yaklaşık 8 milyar dolar civarındadır. Geçtiğimiz yıl Türkiye enerji ithalatı için yaklaşık 100 milyar dolar ödedi. Bunun yine yaklaşık 40 milyar doları petrol ürünleri geri kalan ise büyük bir bölümü doğalgaz olmak üzere ithal edilen diğer enerji kaynakları için harcandı.

Ancak her geçen gün Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yeni rezerv haberleri geliyor. Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesine bağlı Kato Dağı bölgesinde, Siirt Pervari bölgesinde, Hakkâri'de, Van'da halen yoğun rezerv tespit çalışmaları yapılmakta. Sonuçta anladık ki son 40 yıldır terörle boğuştuğumuz güzelim Vatan toprakları Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi aslında bir petrol havuzunun üzerinde bulunuyormuş. Çok yakında Gabar'dakinden çok daha büyük rezerv keşiflerinin haberlerini alacağımızdan eminim. Ülkemize şimdiden hayırlı olsun. Ancak neden bugüne kadar bu bölgedeki petroller çıkarılamadı sorusunun da cevaplandırılması gerekiyor. Öncelikle ilk akla gelen tabii ki terör. Şimdilerde neden terör bu bölgelerde çıkarıldı sorusunun cevabını daha iyi anlamaktayız. PKK denen hain örgüt aslında bu bölgedeki enerji kaynaklarının bizim tarafımızda kullanılmasını engellemek için oluşturulmuş ve emperyalist güçlerin taşeronu olmaktan öteye bir şey değilmiş.

Aynı şekilde FETÖ'de ülkemizi zayıflatmak ve dış güçlere bağımlı hale getirmek amacıyla başımıza musallat edilmiş hain bir terör örgütüdür. Maalesef halen bu terör örgütleri ile aynı amaçla hareket eden sivil görünümlü yabancı taşeronlarının içimizde var olduklarını görmek çok üzücü. En son Antalya Film Festivali örneğinde olduğu gibi, bizi bize düşürecek, terör örgütlerinin amaçlarına hizmet edecek sanatçı görünümlü kişilerin varlığı son derece düşündürücü.

Türkiye önümüzdeki 5 yıl içerisinde enerjide dışa bağımlılığı tamamen ortadan kaldırmış veya büyük ölçüde azaltmış bir ülke konumuna gelecek. Bunun için büyük bir gayret ve çaba sarf edilmektedir. Savunma sanayi alanındaki gelişmeler gurur verici bir şekilde ve büyük bir hızla devam etmekte. Ülkemiz gelişme yolunda çok önemli adımlar atıyor. Ancak başta FETÖ olmak üzere terör örgütlerinin sanat, hukuk, demokrasi ve özgürlük gibi hümanist insani kavramları kullanarak kirli amaçlarını gerçekleştirmek için faaliyet gösterdikleri gerçeğini de göz ardı edemeyiz. Türkiye'deki terör hareketleri Türkiye'nin kendi iç dinamikleri ile değil büyük ölçüde dış aklın yönlendirmesi ve içimizdeki terminal suçlarının faaliyetleriyle gerçekleştirilmektedir. Bu açıdan bakıldığında aslında terör sorunu Türkiye için bundan sonra da stratejik bir mesele olarak görülmelidir. Elbette devletimiz güçlendikçe dış akıl güdümlü açık veya örtük terör faaliyetleri ve bunların içimizdeki yandaşları gerilecek, ancak buldukları her fırsatta ülkemize karşı sinsi planlarını gerçekleştirmekten de geri kalmayacaklardır.

Sonuç olarak ülkemizin yakalamış olduğu çok yönlü gelişme ivmesi mutlaka devam ettirilmelidir. Bunun önündeki en büyük risk ise her an değişik şekillere girebilecek, farklı maskelerle ülkemizin karşısına çıkabilecek terör faaliyetleridir. Bu nedenle terörle mücadele, özellikle FETÖ ile mücadelenin mutlaka bir üst devlet aklıyla ve güçlü istihbarat kapasitesi kullanılarak, uzun süreli ve uzun soluklu olarak yürütülmesi zorunluluğu vardır. PKK ile mücadelede çok önemli kalıcı başarılar elde edilmiştir. Artık PKK'nın tamamen yok edilmesi sadece zaman meselesidir. Devlet PKK ile mücadelede ne yapacağını bilmekte ve kararlı bir şekilde mücadele devam ettirmektedir. FETÖ ile mücadelede çok önemli başarılar elde edilmiş olmasına rağmen mücadelenin henüz istenilen seviyeye ulaştığını söylemek son derece güçtür. Aynı PKK ile mücadelede olduğu gibi rehavete kapılmadan bu hain terör örgütünün yok edilebilmesi için daha güçlü stratejilerin oluşturulması, başta istihbarat olmak üzere mücadele eden güvenlik birimlerinin kapasitelerini geliştirilmesi, sürecin sağlam ve hızlı bir şekilde yürütülebilmesi için yasal düzenlemelerin yapılması hayati önemdedir.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp