Top
13/04/2023

Vakitsiz Ölüler Yurdu

İtiraf edeyim, yeni kuşak yazarlar yerine dönüp dolaşıp (genellikle) eskileri okumaya meylim var.

Bunu marifetmiş gibi söylemiyorum; sadece, klasik ve çağdaş edebiyattan okumadığım o kadar çok kitap ve yazar var ki, onları atlayıp günümüz yazarlarına gelmek, bir tür boşluk (belki de suçluluk) duygusu uyandırıyor.

Yine de ara ara radarıma giren günümüz yazarları yok değil.

Sema Bayar ismini duymama rağmen, öyküleriyle tanışmamın bir haftalık mazisi var.

Vakitsiz Ölüler Yurdu, yazarın henüz yayınlanan ikinci kitabının adı.

Hece Yayınları'ndan çıkan bu eserin öncesinde, 2021'de yayınlanmış bir kitabı daha var genç yazarın: Kuklalar İçin İplerden Sonra Yaşam.

Sonda söyleyeceğimi baştan söyleyeyim; Vakitsiz Ölüler Yurdu'nda etkileyici bir öykü evreniyle karşılaştım.

Berrak Türkçenin yanı sıra fevkalade tasvir kabiliyetine eşlik eden kurgu ve atmosfer oluşturma başarısı... Ayrıntı zenginliğiyle şaşırtan derinlik, insanın iç âlemine dokunan sezgisel bakış, idrak ve ifade kabiliyeti karşısında heyecan duymamak elde değil.

İnsanı içten ve dıştan sarmalayan iplere, duygulara, açmazlara, yol ayrımlarına yüksek bir bilinçle bakma becerisi var Bayar'ın öykülerinde.

Hal böyle olunca, yeni edebiyatçılara serin durmakla kendime haksızlık yaptığımı düşünüyorum.

Sema Bayar, Vakitsiz Ölüler Diyarı'nda, alacaklısı olduğu hayatın peşine düşenleri, kimsesizliği, yapayalnızlığı bir muska gibi boynunda taşıyanları anlatıyor.

Cesur ve şiirsel bir dille örülü öykülerde bir bakıyorsunuz yan kahramanlardan biri bir başka öyküde asıl kahramana dönüşüvermiş.

Böylece kitapta önümüze çıkan hemen her karakterin hikâyesi, parçaların bir araya gelişiyle (adeta tamamlanmış bir 'yapboz' gibi) bütünlük duygusuna kavuşuyor.

Buradan anlıyoruz ki Bayar, gelişi güzel bir araya getirilmiş hikâyeler yerine belli bir tema yahut kurgu etrafında birleştirilmiş parçalardan bir bütünlük oluşturmayı benimsiyor.

Hikâye sahnelerine tabilikle yerleştirilen fantastik dokunuşlar, metinlerin estetik muhtevasını zenginleştiriyor.

Öyle tasvirlerle geliyor ki yazar, kelimeler adeta çeperlerini yırtıp, okur muhayyilesine capcanlı sahneler sunuyor. Kimi zaman bir tekkede, kimi zaman gelin gidilen bir evde, bir kuytuda karşınıza çıkıveren sıra dışı karakterler, acuzeler, kimsesizler, feleğin sillesini yemiş garipler...

'Birinin bu hikâyeden çekilmesi gerekiyordu' diye bir cümle var öykülerin birinde...

Bu cümleden ilhamla diyebilirim ki, Vakitsiz Ölüler Yurdu, hikâyeden çekilmeyi göze almışların, alaca karanlıkta kalmışların öyküleridir.

Bez Bebek'in Zahide'si, Allah Bilir Asaf Efendi'nin yetim ve öksüz garibi, bir tekkede sığıntı olarak yaşayan Acuze'nin Zahide ile olan bağlantısı, Doğum Lekesi'nin Asiye'si ile askeri darbelerin yıkıntıları arasında ruhu yara bere içinde kalmış insanların öyküleri kitabın en etkileyici metinleri arasında.

İlk öyküden son öyküye, karakterler arasında köprüler kuran kitabın kenar boşluklarına bazı notlar düşmüşüm kendimce:

Zengin çağrışımlar dünyasına kapı aralayan tasvirler...

Yer yer sembolik anlatımlar, sürrealist betimlemeler...

Usul usul yol alan hikâyeler...

Mahremiyetine özen gösterilen, incitmeyen kelimeler ve şefkatle yaklaşılan hikâye kişileri...

Son zamanlarda okuduğum en iyi hikâye kitaplarından biri Vakitsiz Ölüler Yurdu.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp