Top
12/09/2023

Edebiyatta mertlik bozuldu mu?

Merhum yazar-şair Attila İlhan şiirlerini, romanlarını daktiloda, buna mukabil, dizi senaryolarını bilgisayarda yazarmış.

Kendisine bunun nedeni sorulduğunda şöyle cevap verdiğini hatırlıyorum: Kare (ya da dikdörtgen) ekranın insan muhayyilesini sınırladığını düşünüyorum. Daktilo bilgisayarın yanında açık deniz gibi duruyor... Bu yüzden derinlik gerektiren edebiyat metinlerini daktiloda yazmayı tercih ediyorum. Televizyon dizisi fazla edebi derinlik gerektirmediği için bilgisayarda yazabilirim.

Şairinki bir tercih, belki bir alışkanlıktı ancak edebiyat dünyası bugünlerde bambaşka bir konuyu; teknolojik aygıtların edebiyat yapıp yapamayacağını konuşuyor.

Teknolojik aygıt dediğime bakmayın; onun adı, yapay zekâ...

Hani şu kullandığımız cep telefonundan, bilgisayardan ayak izlerimizi takip edip, potansiyel müşteri olarak bizi sınıflandıran, sonra da reklamları önümüze yığan yapay zekâ...

Bir bakıma çoktan hayatımıza sızmış olan yapay zekâ, matematik bilgisine dayalı uğraşların yanında artık daha 'entelektüel' işlerle de meşgul oluyor.

Tamamen insan muhayyilesine dayalı olduğunu düşündüğümüz edebiyat mesela...

Gelinen noktada acıklı bir hikâye yazmak, sürrealist bir resim yapmak, romantik bir film senaryosu hazırlamak onun için çocuk oyuncağı...

Edebiyat âlemi şaşkın; yapay zeka ile üretilen metinlerin, resimlerin, seslerin ne olduğuna dair tartışmalar Türk ve dünya edebiyatının bugünlerde en çok meşgul olduğu konular arasında.

Aylık dergi Sabit Fikir de konuyu kapağına taşımış.

Dergiye görüş verenler arasında, 'Akademik sahada sınırlandırma olmalı' diyen de var, insanın kendine daima bir yol çizeceği yönünde teselli veren de... Kimisi de yapay zekânın yazarın hayal dünyasına hükmedeceği ön görüsünde bulunuyor.

Bir mesele daha var:

Bir yazar, kaynak belirtmeden bir başka yazarın eserinden 'tırtıklarsa' buna intihal denir ve 'intihalci' en hafifinden kınanır.

Şimdi 'yapay zeka icat oldu mertlik bozuldu' mu diyeceğiz.

Çünkü, sonsuz kelimeler dünyasında, yapay zekanın kimin emeğinden ne kadar yararlandığını bulmak, samanlıkta iğne aramak gibi bir şey olacak.

Bundan böyle, ilham perisini beklemektense yapay zekâdan 'gizlice' danışmanlık alacak çok sayıda yazar türeyecektir.

Bir de telif meselesi var tabi.

Bir romanda 'yapay zekânın katkısıyla' ibaresi bulunduğunu ve yazara telif ödendiğini varsayalım.

Peki ya tamamıyla yapay zekâ tarafından oluşturulmuş bir metin hakkında biri çıkar da kendi eserinden faydalanıldığını belirlerse kime telif davası açacak?

Yapay zeka ile birlikte daha nice sorular ve sorunlar ortaya çıkacaktır kuşkusuz.

Teselli olur mu bilmem ama diyelim ki içimizi cız ettiren bir şiir okuduk.

Şiirin yapay zekâ ürünü olduğunu öğrendiğimiz anda bütün büyü bozulmaz mı?

Sonuçta o çipten Hak aşığı bir Yunus Emre çıkmayacak.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp