Top
01/10/2023

Altın değil teneke Portakal

Kendi düşen ağlamaz!

Fethullahçı Terör Örgütü ile mücadeleyi hafife alan Altın Portakal Film Festivali sonunda kamusal vicdanın kadife yumruğunu acı bir şekilde tattı ve festival adeta bir 'canlı bomba' gibi kendi kendini iptal etmek zorunda kaldı.

Bir süredir terör örgütlerinin savunuculuğunu, sözcülüğünü üstlenen, ifade özgürlüğü adı altında PKK'nın, FETÖ'nün sözcülüğünü üstlenenlere kol kanat geren, 'sanatçı' maskeli militan yönetmenlere mikrofon uzatan festival yöneticileri, unutmamalı ki, bu topyekün mücadelededen muaf tutulma lüksleri yok.

15 Temmuz darbe girişiminde uğruna can verdiğimiz, şehitler verdiğimiz mücadelenin kime karşı yürütüldüğünü unutanlara konunun ciddiyeti hatırlatıldı.

Başından itibaren festivale destek veren Kültür ve Turizm Bakanlığı, sanatın gücü kullanılarak mağduriyet algısı üzerinden FETÖ terör örgütü propagandası yapılmasına göz yummayıp desteğini çekince, deyim yerindeyse, festivale inme indi.

Aziz milletimizin 15 Temmuz'da verdiği destansı mücadelenin itibarsızlaştırılmasına ses çıkarmayanlar, sanatın provokasyon unsuru olarak kullanılmasına aldırış etmeyenler sonunca layığını buldu.

Antalya Altın Portakal Film Festivali, terörle mücadele konusunda sınıfta kaldı.

Bakanlık aslında festivale bir şans tanımıştı ama Antalya yönetimi bu fırsatı görmezden geldi.

Önce, FETÖ propagandası yapan Kanun Hükmü adlı sözde belgeseli seçkiden çıkardığını açıklayan yönetimin, daha sonra, jüriden gelen baskılara boyun eğerek filmi tekrar seçkiye aldığını duyurması, bardağı taşıran son damla oldu.

Aslında o ebleh jüri, bırakın böyle bir filme arka çıkmayı, demeliydiler ki 'Aziz milletimizin uğruna şehitler verdiği 15 Temmuz mücadelesini itibarsızlaştırmaya çalışan bu filmin yarışmada ne işi var; bu film varsa biz yokuz!'

Oysa Demet Akbağ'ın başkanlığındaki jüri tam tersini yaptı: 'Bu film yoksa biz de yokuz' diyerek festivali tehdit ettiler.

Gelinen nokta malum; festival kendi ayağına kurşun sıktı, hatta bir canlı bomba gibi kendini patlattı.

Festivallerin militan ve marjinal yapıların yuvası haline gelmesi ve sonuçlarıyla yüzleşip iptal edilmek zorunda kalınması üzücü elbet.

Ancak eğri oturup doğru konuşalım.

Sanatçısıyla, yöneticisiyle, jüri üyeleriyle devlete ve milete hakaret etme, milli ve manevi değerlere sövme yarışına girenler, festivali terör maşaları için kullanışlı birer aparata dönüştürenler, yılların Altın Portakal'ını teneke portakala çevirenler utansın.

Ektiğinizi biçtiniz, rahatladınız mı!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp