Top
Barıs Kocaoğlu

Barıs Kocaoğlu

baris.kocaoglu@aksam.com.tr

11/09/2011

20 yıl sonra Datça...

Sizler bu yazıyı okurken, ben yıllık iznimin bir bölümünü kullanmaktayım. Serde gazetecilik olunca, ara vermeden yine yazım için bilgisayarımın başına oturdum. Bu yıl 6'ncısı gerçekleşen Datça Altın Badem Sinema ve Kültür Festivali için ben de Datça'dayım. Bölgeye hareket getiren festivalin ilk gecesini tam 4 bin Datçalı izledi. 'Ustaya Saygı' adı altındaki konseptte ilk geceyi Fatma Girik onurlandırdı. Beyazlar içinde, yoka yakın makyajlı Girik, sahnede yerini aldığında  4 bin kişi ayağa kalkarak dakikalarca onu alkışladı. Bu görülmeye değer bir sahneydi. Gerçek sanatçılar yıllar geçse de halktan hak ettikleri değeri görüyorlar. Bir sonraki gece de unutulmaz usta Kemal Sunal anıldı. Oğlu Ali ve eşi Gül Hanım'ın yaşadığı duyguları yine binlerce kişi paylaştı. Festival doludizgin devam ederken ben de en son 1990 yılında geldiğim Datça'ya yeniden bir merhaba demek için yola koyuldum. Öncelikle şunu söylemem gerekir ki, Datça çok değişmiş. Her yer bina dolu. Bu kaçınılmaz sonun olacağı ihtimali tabii ki vardı ama bu kadar bina dolmasaydı keşke dedim kendi kendime. Her yanı cennetten bir köşe olan Datça, gün geçtikçe doğal güzelliğini kaybedecek diye korkuyorum. HŒlŒ el değmemiş, müthiş köşelere sahip... Mesela Hayıtbükü. Datça'ya her ne sebeple giderseniz gidin mutlaka Hayıtbükü'ne uğrayın. Gerçi üzülerek söylüyorum ama Gani Müjde'nin yazdığı, tekneden göründüğü gibi değil gerçekler... Sokaklara, temizliğe, özellikle otellere bir el atmalı yerel yönetim. Tatil köyleri ve otellerde hizmet ve temizlik neredeyse hiç yok gibi. İyi yerler de var tabii. Kargı Koyu'ndaki Yeşim Restaurant ise son zamanlarda bulunduğum en keyifli mekanlardan biri. Çaldıkları müzikler, yaşanılan güzel ambiyansın sırrı. Bir de Datça meydanında, Atatürk heykelinin karşısındaki kahveye akşam saatlerinde mutlaka gidilmeli.

Haftaya görüşmek üzere.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp