Galatasaraylıların Dünya Kupası arasına girerken en çok endişe duyduğu konu, yakalanan ivmenin kaybedilmesiydi. Haksız sayılmayacak bu endişe, hazırlık sürecini dikkatli takip edenler için çoktan boşa çıkmıştı ama dünkü mücadele bunun ispatı oldu. Zira, hazırlık maçlarında her ne kadar sonuca yeterince yansımamış olsa da takım oyunu konusunda pozitif bir gelişme yaşandığı gözleniyordu. Maça gelecek olursak... Okan Hoca'nın hem kalede hem de sol bekte kullandığı yerli tercihi, orta saha ve hücum hattının sonuca doğrudan etki edebilecek yıldız isimlerden oluşmasını sağlamıştı. Maçın başlamasının ardından oyun kontrolünü ele alan Sarı-Kırmızılılar doğru ön alan baskısıyla rakibini adeta boğdu. Üstelik takım bir ara geçiş oyunlarında baş döndürücü bir hıza ulaştı. Bunda Mertens'in ve RashicaBoey ikilisinin etkisi oldukça fazlaydı. Özellikle Boey her maç daha da büyük oynuyor. Gomis ise attığı goller ve mücadelesiyle Icardi'nin sakatlığı sonrası yaşanan 'kim oynar?' tartışmalarını rafa kaldıran isimdi. Peki takım oyunundaki değişiklikler nelerdi? 1Rakip sahasından çıkarken yapılan ön alan baskısı artık çok daha efektif yapılıyor. Gomis'ten, Mertens'ten başlayan pres, defansın öne çıkmasıyla oyunun oldukça dar bir alana sıkışmasını sağlıyor. 2Sezon başında takım geçiş oyunlarında çok ağır kalıyordu. Bu handikap net şekilde azalmış, üstelik dönemsel değil maçın geneline yayılan bir standart var. 3Galatasaray'ın son dönemde duran top organizasyonlarındaki zafiyeti de giderilmiş gözüküyor. Gollerin duran toplardan gelmesinin dışında, çok da net pozisyon harcandı. Burada rakibin yarattığı 'baz etkisi' kaydını da düşmek lazım. stanbulspor, 'rakip büyük takım' demeden açık bir futbolu tercih etti ve Galatasaray için geniş alanlar bıraktı. Ancak özellikle maçın son bölümünde ortaya koydukları performans alkışa değerdi. Nihayetinde Sarı-Kırmızılılar, acabalarla dolu bir sürecin sonunda, keyif veren bir futbolla üst üste 4'üncü galibiyetine ulaştı ve liderlik koltuğunu Fenerbahçe'den devraldı. Fikstür dezavantajının da tersine döndüğü bir dönemde bundan daha iyi bir başlangıç olamazdı.