Top
Tolga Taniş

Tolga Taniş

ttanis@hurriyet.com.tr

21/02/2016

Gerçekler

ABD Dışişleri Bakanlığı’nda sayısız basın toplantısına katıldım.

n

 

n

Ancak Ankara ve Washington’ın böylesine temel bir ayrılık yaşadığını gösteren perşembe günkü brifing gibisini hatırlamıyorum.

n

 

n

Hayır.

n

 

n

İki ülke arasında daha önce başka derin farklılıklar da olmuştu.

n

 

n

2010’daki İran krizi gibi.

n

 

n

Ama perşembe günü benim o salonda gördüğüm şu: Washington, Ankara’nın Suriyeli Kürtler konusundaki pozisyonunu desteklemediği gibi Türkiye’nin öfkesini de umursamıyordu.

n

 

n

Ne dedi Ankara?

n

 

n

1- 17 Şubat saldırısını Suriyeli Kürtlerin kurduğu PYD’nin silahlı kanadı YPG yaptı.
2- Meşru müdafaa hakkımız var. Yani Suriye’deki YPG hedeflerini vurabiliriz.
3- Kanıt kesin olduğuna göre ABD de artık YPG’ye desteğini kessin.

n

 

n

Washington cevap olarak ne dedi?

n

 

n

1- YPG’nin yaptığına ikna olmadık.
2- Meşru müdafaa hakkın kendi toprağında geçerli, Suriye’deki hedeflere topçu atışına son ver.
3- Bizim YPG’ye desteğimiz sürecek.

n

 

n

Üç konuda birden Washington’ın Türkiye’yi geri çevirmesi, Ankara’daki bir şehir efsanesinin de sona ermesi anlamına geliyordu:

n

 

n

“ABD’nin bize duyduğu ihtiyaç, bizim onlara olan ihtiyacımızdan daha fazla...”

n

 

n

Eski ABD Büyükelçisi, Washington’da Türk-Amerikan ilişkilerini en doğru izleyen isimlerden Robert Pearson’ın 6 Ocak’ta Ortadoğu Enstitüsü için yazdığı yazıda vardı aslında ipucu.

n

 

n

Aynen şöyle diyordu Pearson:

n

 

n

“Eğer 2015 Washington ve Ankara’nın birbirlerinden daha da uzaklaştıklarına tanıklık eden bir yıl olduysa, 2016 ABD’nin Ortadoğu’daki politikalarını Türkiye’ye daha az güvenerek şekillendireceği bir yıl olabilir.”

n

 

n

Olan tam da bu.

n

 

n

Bunun hazırlığı elbette yapıldı.

n

 

n

Zira perşembe günkü basın toplantısına tarihi bir özellik kazandıran asıl boyut da bu.

n

 

n

Türkiye’nin YPG ayrılığı yüzünden IŞİD karşıtı koalisyondan çekilme ihtimali sorulduğunda Sözcü John Kirby’nin suratında beliren ifade.

n

 

n

Hiç de önemsiyor gibi değildi.

n

 

n

Türkiye’nin IŞİD’le savaşa katkılarını sıralayıp “Biz bunun olmasını istemeyiz” dedi sadece.

n

 

n

Ve “Türkiye’nin kendi kararı” dedi.

n

 

n

İncirlik Üssü’nün kullanımı, Türkiye’nin IŞİD’e karşı savaşa katıldığını göstermesi nedeniyle asıl sembolik açıdan önemli oldu ABD için.

n

 

n

Yoksa biraz daha riskli ve pahalı bir operasyonla başka seçenekler zor değil.

n

 

n

Ankara bunu yanlış okudu.

n

 

n

Peki ne zaman başladı Washington bu Ortadoğu’da Türklere daha az güvenerek ilerleme politikasının altyapısını oluşturmaya?

n

 

n

Bunun operasyonel hazırlığı Pearson’ın işaret ettiği gibi muhtemelen ancak geçen sene şekillendi.

n

 

n

Ancak bana sorarsanız, fikri altyapısı Türkiye’nin Suriye’deki tartışmalı politikalarının yanı sıra ta 2013 Gezi’ye kadar gidiyor.

n

 

n

Ben Washington’ın, Erdoğan’a yönelik bu yeni yaklaşımı oluştururken, Türkiye’de Gezi sonrası şekillenen özgürlük eksenli düşünce iklimini de hesap ettiğine inanıyorum.

n

 

n

Daha önce “Gezi olmasaydı, 2014’de Kobani’de Kürtlere silah vermezlerdi” derken de bunu kast etmiştim.

n

 

n

Buna rağmen Ankara durumu farklı yansıtıp içeriye ABD’nin YPG konusunda kendi çizgisine geldiği izlenimi vermeye devam etti.

n

 

n

Ve bunu da büyük bir riske girip Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başkan Obama’yla yapacağı bir telefon görüşmesiyle tescil etmek istedi.

n

 

n

Sanki John Kirby’nin açıklamaları ABD’nin pozisyonunu yansıtmıyormuş gibi.

n

 

n

Sanki Obama’nın Özel Temsilcisi Brett McGurk, iki hafta önce Kobani’ye kendi başına gitmiş gibi.

n

 

n

Peki ne oldu?

n

 

n

Tam da beklenen oldu.

n

 

n

Ankara yayınladığı bildiride görüşmenin içeriğini Washington’dan farklı aktardı.

n

 

n

Hükümet yanlısı basın, gazeteciler, “ABD, YPG konusunda Türkiye’nin çizgisine geldi” iddiasını yine devam ettirdi.

n

 

n

Ancak Obama, içeriğini halen tam bilmediğimiz ve bana kalırsa iki lider arasında son yıllarda yapılmış en kritik telefon konuşmasında bu sefer Erdoğan’ın yüzüne söyledi:

n

 

n

YPG ilerlemesin ama siz de Suriye’de Kürtlere yönelik topçu atışlarına son verin.

n

 

n

Ne YPG’ye yönelik bir kınama.

n

 

n

Ne ABD’nin YPG’ye desteğinin sona ereceğine dair bir söz.

n

 

n

Ne de Erdoğan’ın istediği, Suriye’de bir sınır ötesi kara operasyonuna yeşil ışık.

n

 

n

Bu iş nereye gider?

n

 

n

Washington, bu politikasıyla Ankara’nın önüne tek bir seçenek koymuş durumda.

n

 

n

İçeride Kürtlerle süren gerginliğin azaltılması ve çözüm sürecine dönüş.

n

 

n

Erdoğan bu politikasını daha ne kadar devam ettirir, Washington’la ilişkileri daha ne kadar tırmandırır kestirmek zor.

n

 

n

Ama durum aktardığım minvalde.

n

 

n

Ve Washington’ın tavrı da çok net.

n

 

n

Tıpkı brifingde Kirby’nin söylediği gibi:

n

 

n

Kendi tercihi.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp