UZUN süredir YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın esi çıkmıyordu. Sonunda dün konuştu. Bu kez getirdiği öneri kendi deyimiyle “üniversite okumak için yaşı geçkin 25 yaş üstü” olan ancak hâlâ bir üniversite diplomasını hayal eden ya da ikinci diplomayı hedefleyenlere yönelik yeni bir sınav sistemini yaşama geçirmek. Bu sınavın nasıl olacağına gelince; bilgiye değil, kabiliyete yani yeteneğe dayalı bir sınav. Mesela fizik, kimya, matematik yani lise bilgisi sorulmayacak. Ne sorulacak derseniz. Özcan yanıt veriyor: “Şahış, ne kadar kabiliyetli, bunun ölçüleceği bir sınav yapılsın, başarılı olanı istediği bölüme alalım.” Artık bu yeteneğin ne olacağının ya da nasıl ölçüleceğinin ayrıntılarını önümüzdeki günlerde açıklar.
Aslında Özcan, bu röportajın satır aralarında “yaşı geçkinleri üniversiteli yapma” önerisinin altında yatan gerçek amacı da açıklıyor. YÖK’ün asıl derdi
boş kalacak kontenjanlara formül bulmak. Çünkü hesapsızca neredeyse her ile açılan üniversiteler çok değil, üniversitelere yerleştirme döneminin sona ermesinin rdından YÖK’ün hesap vermesine neden olacak.Önümüzdeki yıllarda da “boş üniversiteler sorunu” Türkiye’nin gündeminde en çok tartışılan konulardan biri haline gelecek. Geçen yıl üniversite sayısı 100’ü aşmazken ve baraj puanları da düşürülmüşken 103 binin üzerinde boş kontenjan kaldı. Bu yıl üniversitelerin sayısı 95’i devlet 51’i vakıf olmak üzere 146’ya yükseldi. Vakıf yüksekokullarını da eklediğimizde sayı 155’e çıkıyor. Meclis’te bekleyenlerle birlikte öğrenci alacak üniversite sayısı bu yıl 160’ı geçecek. Anadolu’nun neredeyse her ilinde bir üniversite bulunuyor. Aralarında birkaç yüz kilometre bile olmayan komşu illerde üniversite var. Ancak birçok küçük ildeki öğrenim gören nüfus bu üniversiteleri doldurmaya yeterli değil. Her il kendi üniversitesine öğrencisini gönderse bile kontenjanlarda sorun yaşanacak. Bu yüzden eğer bu yıl kontenjanlardaki boşluk 103 binle sınırlı kalırsa YÖK şükretsin. Üniversite açmak kolay. Ancak hesapsız ve geleceği planlamadan harekete geçtiğinizde baraj puanlarını düşürmeye ya da “25 yaş” formülleriyle üniversiteleri nasıl dolduracağınızın yollarını aramaya başlıyorsunuz.
