Top
Pervin Kaplan

Pervin Kaplan

pkaplan@htgazete.com.tr

28/09/2010

Yükseköğretimde büyüme var gelişme yok

DÜN birçok üniversitede akademik yıl açılışları vardı. Bunlardan biri de Orta Doğu Teknik Üniversitesi'ndeydi. ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar'ın yaptığı konuşma umarım YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın ve her ile üniversite açmak isteyenlerin dikkatini çeker.
Acar, son yıllarda üniversite rektörlerinin, akademisyenlerin büyük kaygıyla izledikleri yükseköğretimdeki "gelişme!"leri yüksek sesle dile getirdi. Acar talep trendlerindeki değişimlerden ve piyasa koşullarından kopuk olarak, devlet ve vakıf üniversitelerinde yaratılan ek kapasitenin Türk yükseköğretimini sadece büyüttüğünü ancak bu büyümenin gelişme anlamına gelmediğini anlattı.
Yakın zamana kadar kapasite yetersizliği nedeniyle çok sayıda öğrencinin üniversitelere girememesinin tüm akademisyenleri rahatsız eden bir konu olduğunu, ancak son yıllarda üniversitelerin sayılarının ve kapasitelerinin hızla artırılmasının artık üniversitelerde hem maddi hem de öğretim üyesi açısından sorunlara yol açtığına değindi. Acar, "Artık durmamız, Türk yükseköğretim sektörünün geleceğini yaygın katılımla tartışmamız ve üniversitelerimizin yaşadığı yapısal sorunların üzerine dikkatle eğilmemiz gerekiyor" diyerek, üniversite açmadan önce "düşünmek" gerektiğini vurguladı.
Acar, Türk yükseköğretiminde kalite sorunlarının yaşanmaya başladığını da uluslararası raporlardan örneklerle gösterdi. Bu raporda üniversitelerin bireysel başarısı değil, genel olarak Türk yükseköğretim sistemi değerlendiriliyor. Global Competitive Report -"Küresel Rekabet Raporu" sonuçlarına göre Türk yükseköğretim sistemi 2006-2010 döneminde yani 4 yıl içinde 130 ülke arasında 57. sıradan 71. sıraya geriledi. "Eğitimin kalitesi" alt başlığında da yerimiz 66'dan 85'e, "Eğitim sisteminin kalitesi" kıstasındaki pozisyonumuz da 77'den 95'e düştü.
Acar'ın konuşmasında da vurguladığı gibi bugün Türk yükseköğretiminin yeni bir vizyona, liderliğe ve etkili yönetime ihtiyacı var. Çözüm tek kişinin ya da sadece YÖK Genel Kurulu'nun alacağı kararlarla değil, yılların birikimine sahip diğer akademisyenleri ve sivil toplum örgütlerini dinlemekten de geçiyor.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp