Top
Pervin Kaplan

Pervin Kaplan

pkaplan@htgazete.com.tr

15/12/2011

Türk üniversiteleri sıralamada neden düşüyor?

ÖNCE 8 yıldır dünya üniversitelerini "En İyi 200" olarak sıralayan Times Higher Education (THE) sıralamasını açıkladı, ardından da 2008'den bu yana "En İyi 500 Üniversite"yi veren Hollanda'daki Leiden Üniversitesi. Her iki sıralamada da görülen, Türk üniversitelerinin geçen yıllara göre sıralamalardaki yerlerini koruyamaması. Neden Türk üniversiteleri yerlerini kaybediyor? Ya da soruyu şöyle sormak gerekiyor: Sıralamada Türk üniversitelerinin lehine olan kriterler değiştiği için mi sıralamada yer kaybediyorlar?
Önce THE'nin sıralamasını hatırlayalım. Bu yılın aksine 2010'da "En İyi 200 Üniversite" içinde iki Türk üniversitesi vardı. Bilkent 112., ODTÜ ise 183. sıradaydı. Bu yılın sıralamasını açıklayan THE editörlerine "Neden Türk üniversitelerinin yerini kaybettiklerini sorduğumda" verdikleri yanıt, "Metodolojiyi değiştirdik, bu yüzden Türk üniversiteleri sıralamadan düştü" olmuştu. Türk üniversitelerine puan kaybettiren başlıca değişiklik geçen yıllarda gelişmekte olan ülkelere "regional excellence" başlığıyla verilen ve onları yukarılara taşıyan belli bir katsayının kaldırılmasıydı. İşte bu katsayı kalkınca bizim üniversiteler de yerlerinden olmuştu.
Bu kez geçen yıl 9 Türk üniversitesinin "Dünyanın En İyi 500"ü arasında yer aldığı Leiden sıralamasına bakalım. 3 üniversite İTÜ, Atatürk ve Dokuz Eylül sıralamadan düştü. Bu kez sıralamada kullanılan "hangi indikatör değişmiş" olabilir diye araştırınca ortaya şu çıktı. Sıralama sisteminin kurucusu ve yöneticisi Prof. Dr. Anthony F. J. Van Raan ilk yıllarda yılda 700 yayın yapan üniversiteleri değerlendirmeye aldıklarını ancak geçen yıl bu sayıyı 400'e indirdiklerinde 9 Türk üniversitesinin ilk 500 içine girdiğini anlatıyordu. 2009'da yapılan ve 700 yayın şartının bulunduğu sıralamadaki Türk üniversitesi sayısı 7'ydi.
Bu yılın değişikliklerinden biri yılda 400 yayın şartının 500'e çıkarılması. İkincisi daha dikkat çekici ve hangi dergilerde yayın yapılması gerektiğinin ipuçlarını veren nitelikte. Çünkü bu kriter yayın kalitesini ölçüyor. Üniversitelerin yayınlarının yüzde kaçının dünyanın en çok atıf alan makalelerinin yüzde 10'luk diliminde yer aldığını gösteriyor.
Bunun anlamı da Web of Science sistemine girmiş olsa da etki değeri 0.2, 0.5 gibi düşük olan dergilerde makale yayımlamak değil, mümkünse Nature ve Science gibi etkisi çok yüksek dergilerde yayın yapabilmekten geçiyor.
Türk üniversiteleri sıralamada bir ölçüt olan "yayın sayısının" önemini keşfetti. Ancak artık dünya sıralamalarında tek ölçüt bu olmuyor. Bu nedenle yapılan yayınların da etki değeri yüksek dergilerde yayımlanmasının önümüzdeki yıllarda Türk üniversitelerini de üst sıralara taşıyacağını göz ardı etmemek gerekir. Çünkü sıralamada artık sadece nicelik değil, nitelik de dikkate alınıyor.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp