BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan'ın önümüzdeki yıl kapanacaklarını açıklamasının ardından 60 bini öğretmen olmak üzere 90 bin personel aylardır hem bizlere hem de yöneticilerine "geleceklerinin ne olacağını" soruyor. Henüz onlara kesin yanıt veren çıkmadı.
Yaklaşık 4 bin dershanenin örgütlendiği üç kurumun temsilcileri ise birkaç gün önce bu soruya yanıt bulmak ve önerilerini sunmak için Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'le görüştü.
Dershane yöneticileri okullar ve bölgeler arasında eğitimde eşitsizlik sürdükçe "özel derse" her zaman gerek olacağını, üstelik dershaneler kapatıldığında bu sektörün de merdiven altına ineceğini anlattı.
Bu toplantıda Dinçer'e dershanelerin dönüştürülmesiyle ilgili 3 önerinin yer aldığı 3 sayfalık bir de rapor sunuldu. Bu rapora göre önerilerden biri dershanelerin "bir üst kuruma geçiş okulu" olarak kabul edilmesi. Buna göre lise öğrencileri son sınıflarında isterlerse dershaneye gidecekler, üniversiteye adları "son sınıf ya da hazırlık okulu" olarak nitelendirilecek dershanelerde okuyacaklar.
İkinci öneri, öğrencilerin dershanelerde aldıkları fizik, kimya, matematik, geometri, biyoloji gibi dersler lisedeki dersleri olarak kabul edilsin. Eğer öğrenci bu derslerden dershanede başarılı olursa okuldaki derslerinden de başarılı sayılsın. Yani dershane derslerine de denklik verilsin.
Son öneriye gelince bu da dershanelerin de özel okul haline dönüşebilmesi için mevzuatın esnetilmesi. Örneğin "bahçe şartı", "müstakil bina olma zorunluluğu" gibi maddelerin özel okul mevzuatından kaldırılması. Çünkü MEB'in de yaptığı çalışmaya göre 4 bin dershanenin ancak 253'ü özel okul olma niteliği taşıyor.
Ancak Dinçer'in okulların yerine geçmesinden rahatsızlık duyduklarını söylediği dershanelerle ilgili ilk iki öneriye "sıcak bakmayacağı"nı düşünüyorum. Son öneri ise milyonlarca dolarlık yatırım yaparak okul açan özel okul temsilcilerini rahatsız edecek.
Önümüzdeki günlerde de dershanelerin geleceğiyle ilgili tartışmalar sürecek görünüyor.