EĞİTİM fakültelerinin sayısı bugün 74’e ulaştı. Geçtiğimiz günlerde de YÖK, 3 eğitim fakültesinin kurulmasına daha onay verdi. Sırada bekleyenleri de dikkate alırsak birkaç ay içinde sayının 80’i geçeceğine şüphe yok. Ancak sayının artması fiziki altyapı ve akademik kadronun da aynı oranda atmasıyla anlamlı oluyor. Eğitim fakülteleri üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan eski YÖK Başkanvekili Prof. Dr. İsa Eşme de bu noktaya dikkat çekiyor. Eğitim fakültelerinin
durumunu hazırladığı raporla ortaya koyan Eşme, öğretmen yetiştirmede başarısızlığımızı gösteriyor.
Gelecek nesilleri yetiştirecek öğretmen adayları gençler ne yazık ki bir kütüphanenin bile olmadığı fakültelerde öğrenim görüyor. “Günümüz bilgisayar çağı, araştırmalarını internetten yapsınlar” diyebilirsiniz. Ancak bir bilgisayarı ortalama 39 öğretmen adayı kullanmak zorunda. Öğretim üyesi açısından da diğer fakülteler arasında en kötü durumda olanlar onlar. Tıpta bir akademisyene 4, ilahiyatta 9, eczacılıkta 11 öğrenci düşerken, eğitim fakültelerindeyse 64
öğrenciye bir akademisyen. Geleceğin öğretmen adaylarının hangi koşullarda yetiştiğini görüyorsunuz. Bu durumda TIMSS, PISA, PIRLS gibi uluslararası değerlendirmelerde hep son sıralarda yer almamıza da şaşmamak gerek. Bu sonucun birden fazla nedeni olsa da öğretmen faktörü bunlar arasında ilk sırada en belirleyici olanıdır.