Anayasa'nın 41. maddesi "aile bütünlüğü"nü güvence altına alıyor. Ancak bu madde sözleşmeli öğretmenler söz konusu olduğunda ne yazık ki işlemez durumda. Sözleşmeli öğretmenlerin kadrolularla eşit koşullara sahip oldukları iddia ediliyor olsa da uygulamalar bu hakların "sözde" olduğunu gösteriyor. Örnek mi, eş, sağlık ve eğitim özrü ile il emrine atanamama sorunu sözleşmeli öğretmenler aleyhine sürüyor. Aslında bakanlık, "Siz de başvurun. Kadrolu öğretmenlerden boş kalan yerlere atamalarınız yapılacak" diyor olsa da Anadolu Eğitim Sendikası Genel Başkanı Cansel Güven'in de vurguladığı gibi uygulamada bu gerçekleşmiyor.

Üç yıldır eşinden ayrı görev yapan Zonguldak'tan Zeynep öğretmen sesleniyor:

"Kızım 2 yaşında. Muş'ta görevli babasını, doğduğundan bu yana doğru düzgün görmedi. Eşimin yanına gitmek istiyorum. Kadroluya aile hakkı, sözleşmeliye aile olmama hakkı diye bir şey kabul edilir mi?"

70 bin sözleşmeli öğretmen arasında Zeynep öğretmenin durumunda olanların sayısının 7 ile 8 bin arasında olduğu tahmin ediliyor. Yani onların yer değiştirmesi, sayıları dikkate alındığında iddiaların aksine büyük öğretmen sirkülasyonuna yol açacak da değil. Üstelik onlar sanıldığı gibi İstanbul, Ankara gibi illeri de istemiyorlar. Tersine, onlar yaşamın pahalı olduğu bu illerden kaçmak istiyorlar. Yanlarına gitmek istedikleri eşleri daha çok Anadolu illerinde görev yapıyor.

Zeynep öğretmen gibi "aile bütünlüğü" talebinde bulunan öğretmenler, bir süredir Anadolu Eğitim Sendikası önderliğinde eski Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'ya seslerini duyurmaya çalışıyor. Ne kadar duyurabildiklerini il emri hakkı onlara tanındığında göreceğiz.