Top
Yetenekli Kalemler

Yetenekli Kalemler

yeteneklikalemler@tg.com.tr

26/07/2021

Güney Türkistan, Afganistan...

“Dünyada Engelliler Bakanlığının bulunduğu tek ülke olan, ölülerini dahi sayamayan ve her gün onlarca kişinin öldürülmesi gibi vakaların artık haberden bile sayılmadığı Afganistan'ın kuzey bölgesinde bir Türk yurdu: Güney Türkistan...
En mazlum, en fakir, en muhtaç ve en çok göz ardı edilen Türkistan... Zamanında Şakîk-i Belhî, Dehhâk bin Müzâhim ve Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî gibi pek çok büyük âlim ve velinin yetiştiği, toprağı gülistan olan Türkistan...
Anadolu’dan kadim ancak Anadolu’dan kimsesiz, Gaznelilerin, Selçukluların yadigârı topraklar...
Suriye, Irak, İran ve Kırım’daki kardeşlerimizle aynı kaderi hatta daha acı bir kaderi paylaşıyor Güney Türkistanlı kardeşlerimiz. İki bin yıllık mazilerine rağmen “öz yurdunda garip öz yurdunda parya” durumundalar. Sefalet, fakirlik ve türlü zulümlerden asırlardır kurtulamıyorlar. Bir yandan işgalciler diğer yandan terör örgütleri hâlâ halkı sömürüyor, masum ve çaresiz halk sesini çıkaramadan olanları kabul etmek mecburiyetinde kalıyor.
Yetim ve öksüz çocuklarla, kimsesiz ve alakaya muhtaç dede ve ninelerle, her yaştan engelli insanlarla dolu her mahal burası… Evlerde o gün pişecek yemek dahi kara kara düşünülüyor fakat ne yiyelim diye bir düşünce değil yenilecek bir lokma bir şeyin bile bulunamamasından kaynaklanan endişe bu... Eskimiş, yırtık veya yamalı da olsa bir kıyafete sahip olmak onlar için sevinilecek bir şey. Bütün bunlara rağmen haberleri medyada pek görülmüyor, dünya burada olup bitenlere müdahale etmiyor ve sessiz kalıyor.
Demokrasi vaadiyle, düzmece bir senaryoyla coğrafyaya gelen malum devlet ve diğer Batılı devletler âdeta yirmi senedir sömürme sırasını devralmış görünüyor. Nihayetinde de bunca zamandır yaptıkları türlü vahşet ve gayri insanî fiilleri için hesap vermeden oradan ayrılmayı düşünüyor. Güney Türkistan, Afganistan adını aldığından beri hakikaten efgan (figan) eksik kalmıyor; kardeşlerimizin feryadını kimseler duymuyor. Müslümanların hamisi, yegâne sığınağı Türk milletinden kardeşlerini gözetmesini ve onların davasını tanımasını ümit ediyoruz.
       Kemalettin Mahdum
 
 
 
ŞİİR
 
                SU SAATİ
 
Bir kırba suyum asılı devenin hörgücüne,
Kervanın peşinden toz duman ediyorum.
Bilinmezin peşinde ben diyar diyar,
Bilmem hangi yolcuya yârenlik ediyorum.
 
Suya vurulmuş bendim şehrinin kıyısında,
Sineme çarpıp geçen suya sarılıyorum.
Kaybolup görünmezin mavi semalarında
Düşümde gördüğümü sahide sanıyorum.
 
Adımlarda telaşlar nefes nefese demler,
Yetişmek mi geciktiğim varılmazlara?
Dumanlı başımı savurup dalgalara
Köstekli saat gibi yerimde sayıyorum.
 
        Fatmanur Subaşı-"Kırıkkalemeksikkelam"
 
 
 
GÜZEL YURDUMUZ
 
NİĞDE: Türkiye’nin elma bahçesi (ambarı) olarak tanınan ili. Niğde ili, iç Anadolu’nun Orta Kızılırmak bölümünde; Nevşehir, Kayseri, Adana, İçel (Mersin), Konya ve Aksaray illeri arasında yer alır. Trafik numarası 51’dir. Hititler devrinde Niğde bölgesi “Nakita” isimli bir yerleşme merkeziydi. Zayıf bir rivayete göre de Niğde ismi, ilk çağ isimlerinden “Cadyna”dan gelmektedir. İslâm müelliflerinin eserlerinde ise Niğde için “Nekidâ”, “Nekide” olarak bahsedilir. Bu kelime zamanla “Nikede” şeklinde telaffuz edilmiş, Selçuklular bu şehre “Nigde” (Niğde) ismini koymuşlardır. Selçuklu Türkleri Niğde’yi fethettiklerinde burası küçük bir köydü.
Selçuklular bu köyü imar ederek, Selçuklu devrinin önemli bir askerî merkezi hâline getirdiler. On üçüncü asrın ilk yarısında Türkiye’nin büyük şehirleri arasında yer alan Niğde, bilahare Konya, Kayseri ve Aksaray yanında tekrar ikinci dereceye düşerek ihtişamını kaybetti. Niğde’nin ekonomisi büyük ölçüde tarım ve hayvancılığa dayalıdır.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları