Top
Yetenekli Kalemler

Yetenekli Kalemler

yeteneklikalemler@tg.com.tr

20/09/2019

İnternet ve samimiyet

Gelecekte bugünlerin tarihini yazanların satırlarında mutlaka şöyle bir cümle bulunacaktır: 2010 yılından itibaren çeşitli sosyal medya uygulamalarının çoğalması internetin görülmemiş ölçüde yaygınlaşmasına ve bu da toplumsal ilişkilerin baştan aşağı yeniden şekillenmesine sebep olmuştur.
Gerçekten de şöyle bir baktığımızda geçen on yılda daha önce hayatımızda olmayan şeylerin artık ciddi bir biçimde yaşamımızın merkezine yerleştiği görülmektedir. Instagram bütün dünyada bir fotoğraf çekme ve ne yaptığını sürekli paylaşma çılgınlığı oluşturmuş durumda. Facebook neredeyse her kişi ve kurumun hatta bunların ötesinde beğeni ve tercihlerin temsil edildiği bir camia hâline geldi. Twitter, spordan siyasete kültürden bilime bütün toplum kesimlerini etkiledi. Öyle ki, haber bültenlerinde veya gazetelerde cumhurbaşkanının veya herhangi bir kurumun, kuruluşun bu mecradan yaptığı bir açıklama hemen kullanılabiliyor. Korkarım haber kaynağı ve haberin hedefi arasındaki iletişimi kolaylaştıran bu tip uygulamaların yaygınlaşması gazetecilik mesleğine ciddi zarar verecek gibi duruyor. Zira herkesin kolayca erişebildiği sosyal medya uygulamaları doğru mu yanlış mı orası tartışılır ama ilk elden haber almayı sağlıyor. Herkes haberi doğrudan alabiliyor.
Gezip tozmayı, kitap okumayı, evcil hayvan beslemeyi hatta yemek yemeyi sırf fotoğraf çekmek ve paylaşmak için yapan insanlarla çevrili hâldeyiz. Sosyal medya âdeta bir gayya kuyusu! Herkeste bir dikkat çekme, bir pay alma çabası. Bu alanı ciddi ciddi ticaret için kullananlar bile mevcut. İnternetten alışveriş günden güne artarken satıcılara ürünlerini bedava olarak tüketiciye sunma fırsatı veren sosyal medyanın bundaki payı da yükseliyor.
Bütün bunlara karşı koymak imkânsız elbette... İnternet bu çağa damgasını vuruyor. Fakat samimiyet biz farkında olmadan ortadan kalkıyor. Şimdiye kadar ulusal özelliklerini ve değerlerini bir şekilde korumuş olan toplumlar hızla tek tipleşiyor. Bu olurken ciddi bir yozlaşma da beraberinde geliyor. Değerler erozyona uğruyor. Kültürel kaynaklar kuruyor. Sanat sadece eğlenceye hizmet eden bir meta durumuna sokuluyor.
Zamanın ruhu, aslında insanın gittikçe ruhsuz bir robota dönüşmesine sebep oluyor…
Volkan Topalak - Bursa
 
 
ŞİİR
 
Bir
Sonsuz sayılarda, sonsuz kök ve üs...
Bir hariç süslenen olmaz insana
Her kök bir, her üs bir, sayılarda süs...
Birle bir olan bir sayı bulsana!
 
Kökleri ezelden eksi sonsuza,
Sonsuz, o gittikçe gelir peşinden...
Üsleri ebedden artı sonsuza,
Kovalar kendini, kendi peşinden...
 
Fakat sayıların şu efendisi,
Asal bile değil diyen var daha
Bir birin paydası, birin kendisi,
Bir asal yok bire biçecek paha...
 
Sayıların şahı, biricik birdir
Sezdirir ki, o her şeye kadirdir...
Mehmet Yusuf İmeci
 
 
 
UNUTULMAZ ESERLER
 
BEYLERBEYİ SARAYI: Boğaz’ın Anadolu yakasında, sarayla aynı ismi taşıyan semtte kıyıda yer alır. Saray, bahçe içindeki saray ve bağlı bulunduğu yapılardan oluşur. 1864 yılında Sultan Abdülaziz Han tarafından yaptırılmıştır. Beylerbeyi Sarayı, sarayın deniz tarafındaki her bir köşesinde yer alan biri haremlik, diğeri selamlık deniz köşkleri, arka bahçede yer alan Mermer Köşk, Sarı Köşk ve Has Ahır’dan meydana gelir. Bunlardan deniz köşkleri ve Beylerbeyi Sarayı, Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılmıştır. Diğer yapılar ise daha önce burada bulunan saraya aittir. Sarayın ana yapısı olan Beylerbeyi Sarayı, yüksek bir bodrum üzerine, kâgir ve iki katlı bir binadır. Boğaza paralel olarak yerleştirilen sarayın uzunluğu 65 m’dir. Üç yönden basamaklarla çıkılan sarayda, 6 salon ve 26 oda bulunmaktadır. Özellikle üst kattaki Havuzlu Salon ve ismini sütunlarının renginden alan Mavi Salon, sarayın en gösterişli mekânlarıdır.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları