Top
Yetenekli Kalemler

Yetenekli Kalemler

yeteneklikalemler@tg.com.tr

14/06/2019

İttihat-Terakki’nin şehre zulmü

Fransız yazar Claude Farrére, Türk halkına karşı büyük bir sevgi ve ilgi duyardı. Türk şehirlerinin güzelliğini Türk kadınların zarafetini, erkeklerin karakterini takdir ederdi. Jön Türkler ile hakiki Türkleri birbirine karıştırmamak gerektiğini söylerdi.
Claude Farrére, İslam düşmanlarına da karşıdır. Bu sebeple “Jön Türk devrimini” benimsemez. Jön Türkleri, İttihat Terakki’yi, en çok da İslam’a karşı olduklarından dolayı eleştirir. Claude Farrére, İstanbul’a ilk defa geldiğinde bir kedi gemilerine girer. İnsanlardan hiç kaçmaz. Daha önce İstanbul’a gelen gemicilerden biri Claude Farrére’e; “Bu Müslüman kedisidir” der. Başlangıçta bu sözü yadırgar. Ancak şehre çıkınca kendisi de durumu yakinen görür ve hatıralarında, İstanbul sokaklarında Müslümanların kedi ve köpeklerinin yanlarına yanaşıldığında insanlardan hiç kaçmadıklarını; oysaki Müslüman olmayanların kedi ve köpeklerine yaklaşınca selameti kaçmakta bulduklarını söyler.
Bilindiği üzere Osmanlı Devleti'nde “İttihat ve Terakki” idareyi ele geçirince halka çok zulüm yaptı. Astığı astık, kestiği kestik idi. Koskoca Osmanlı Devletini on senede darmadağın ettiler. Sebep oldukları savaşlar ve göçler neticesinde yüz binlerce insan perişan oldu.
Münevver Ayaşlı, İttihat ve Terakki’nin sadece insanlara zulüm yapmadığını, hayvanlara da yaptığını belirterek şöyle diyor: “İstanbul’da İttihat ve Terakki’nin bir Şehremîni, yani Belediye Başkanı vardı; kedi, köpek düşmanı Cemil Paşa! İstanbul halkı çok merhametli ve kedi köpek severdi hatta kapılarının önüne, sahipsiz köpekler için bir kap yemek ve su koyarlardı. İşte bu Cemil Paşa, belediye çavuşlarına köpekleri toplattırıyor, Marmara Denizindeki Hayırsız Ada’ya yolluyordu. Aç susuz kalan bu hayvancıklar orada telef oluyordu. İstanbul halkı buna çok üzülüyor ancak İttihat ve Terakki’nin korkusundan ağzını açamıyordu. Balkan Harbi’nin bir savaştan ziyade bir felaket hâlini almasını ve Rumeli’yi kaybetmemizi halk bu zalimlerin zulmüne bağlamıştı.
                Mehmet Can
 
 
ŞİİR
 
                      Nasıl Fatih Olunur?
 
Hocamız Akşemseddin'e, küçük Fatih çok çektirmiş:
''Ben padişahın oğluyum, karışmayın bana!'' dermiş.
Çocuk bu, kalem batırır, yaramazlıklar edermiş.
Muhterem Hocam, saygıyla ellerinizden öperim!
 
Bakmış, yaramaz Fatih'le, Hocası baş edemiyor.
Varmış Hünkâr divanına, durumunu arz ediyor.
Padişah, bir plânını Hocamıza fısıldıyor.
Muhterem Hocam, saygıyla ellerinizden öperim!
 
İşliyor plân şöylece: Fatih, bir ders sırasında,
Yaramazlık yapıyorken konunun tam ortasında,
Çat kapı! Sultan giriyor, Hocamızın karşısında!
Muhterem Hocam, saygıyla ellerinizden öperim!
 
Hocamız Akşemseddin: ''Ders yaparken kimse giremez!
Sultan da olsa, izinsiz, asla bir şey söyleyemez!''
Der ve bir tokadı vurur, hiç Padişahı dinlemez.
Muhterem Hocam, saygıyla ellerinizden öperim!
 
Hoca bu! Koca Sultanı, kovuyor kapı dışarı.
Sonra, tekrar, özür için, Sultan giriyor içeri.
Fatih şaşkındır, durumu anlar aşağı yukarı.
Muhterem Hocam, saygıyla ellerinizden öperim!
 
Görünüz ki bir tokatla, Mehmetler, Fatih oluyor;
Çağ kapatıp çağ açarak İstanbul'umu alıyor.
Akşemseddin Hocamızın kıymeti anlaşılıyor.
Muhterem Hocam, saygıyla ellerinizden öperim.
 
                                                       Rıdvan Üzel
 
 
 
UNUTULMAZ KELİMELER
 
TEENNÎ: İlerisini düşünerek acele etmeden yavaş ve ihtiyatlı hareket etme, demektir. İşlerde acele etmemeli ve hemen karar vermemelidir. Acele ile verilen kararlara şeytan karışır. Hadîs-i şerîfte; "Acele şeytandandır. Teennî Rahmân'dandır" buyuruldu. Nefsin istediği bir şey hatırına gelince, şeytan; "Fırsatı kaçırma, hemen yap!" der. O da, yapar. Allahü teâlâdan kalbe gelen ilhama uyan kimse ise; "O şeyi yapmaktan Allah razı olur mu?" der. Sevap mı, günah mı olacağını düşünür. Günah değil ise, yapar. Böylece teenni etmiş olur. Yalnız beş şeyde acele etmek lâzımdır: 1) Misafir gelince önüne yemek getirmelidir. 2) İnsanlık icabı bir günah işleyince, hemen tövbe ve istiğfar etmelidir. 3) Beş vakit namazı vakti çıkmadan, erken kılmalıdır. 4) Kız ve oğlan çocuklarına, din bilgilerini ve namaz kılmasını öğretmeli, büluğa erişince, geciktirmeden evlendirmelidir. 5) Ölen şahsın defnedilmesinde acele etmelidir. (Süleymân bin Cezâ)
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları