Top
Yetenekli Kalemler

Yetenekli Kalemler

yeteneklikalemler@tg.com.tr

03/08/2020

Çağın çığı altında kalmak!..

Peki ya gördüklerimiz de bir rüya ise...
Ben koymadım bir çiçeğe adını, rengini ve şeklini ben vermedim.
Bu böyle dediler, yüklenmişti gözüme ve bilincime nesnenin belirlenmiş oluşu, adı konulmuştu kelimelerle...
Dışarı çıkamıyorduk, rüyada bile yeşil yeşildi... Kirazın adı kirazdı. Pipo pipoydu.
Suyun sesi aynıydı, ağacın rengi...
Her gözde lacivertti lacivert.
Her kulak bir sesi aynı duyardı.
Burada doğdum, burada büyüdüm. Buralıydım, buradakiler büyüttü beni, şekillendi inançlarım çevre ile... Orada doğsam orada büyüseydim oralı olacaktım.
Keskinlik anlamını kaybetti bir anda, fanatizm su üstüne yazılan bir yazıydı.
Radikal çok basit kaldı. Bugün karşısında durduğum şeyin, karşıda doğsam yanında olacaktım.
Göz ardı ettiğim akıl, gerçeği ararken millî, dinî duyguları giymek zorunda kaldı. Göz ardı ettiğim ruh atılacak taşlardan sakındı. Hakikat yolcusuna atılan taşların hepsinde libas vardı, giydirilmeden havaya atılmış bir taş görmedim.
Ya da yere inerken hem özensiz hem iradeli. Arınmış bir taşa razıydı gerçeğin yolcusu.
Taşları vardı; fırkaların, etniklerin, sağda solda yürüyenlerin, toplumun... Kıyafetler değişti, biçilen elbise dar geldi. Çünkü sınır sadece sınırdı, sınıra pençe atamadı zaman.
Özgürlüğü bir güvercinle simgelerken kuşları hapsettik kafeslerimizde. Dilin sınırlarında kaldık, her şeyin yenisi ve değişimi var iken kelimelerin yenisi ve değişimi neden yoktu? Geleneğe bazen ters düşmeden düşmüyordu fikir ve gelmiyordu gelecek. Çağın çığı altında kaldı üzerinde titrediğimiz sınırlar. Diken ya da mayına takılmıyordu artık fikir. Gömleği yırttılar, afyonu patlattılar. Kalpsiz dünyanın kalbi burukların sınıfında atardı. Bugün buraya yağan yağmur, yarın dünyanın bir ucuna akardı.
          Tunahan Dağaşan
 
 
 
 
 
ŞİİR
 
 
 
              AYASOFYA’M
 
Sevinin müminler, bayramımız bugün,
Yıllarca beklenen geldi, işte bugün.
 
   “Gençler, Ayasofya açılacak mutlak”
   İşte bu söz gerçekleşti mutlak.
 
Şükür bitti seksen altı yıllık hasret,
En çok sevinen kardeşin Sultanahmet…
 
   Karşılıklı okunsun ezanlarınız,
   Dinlesin semada ay, güneş ve yıldız.
 
Bu ne lütuf Ya Rab, kullarına
Kurbanlar kesilsin yollarına.
 
   Okunsun mihrabında sure-i Fethi,
   Bu İstanbul’un oldu ikinci fethi.
 
Kapansın miminler şükür secdesine,
Cevaptır olmaz diyen her birisine.
 
   Ya Rab sana layık kul eyle bizleri,
   Aramızdan ayır münafık yüzleri.
 
Kubbelerini Kur’ân sesi çınlatsın,
İns ü cin ve tüm meleklere dinletsin.
 
   Minberinde artık hutbeler okunsun,
   Kürsünde va’z u nasihatler verilsin.
 
Cuma günü cami karara bağlandı,
Şükür, mabet olması sağlandı.
 
   Ayasofya’m, gitsin artık mahzun yüzün,
   İnşallah gelmez bir daha hüzün.
 
Ey Koca Reis, bu amel sana yeter,
Bu millet daim senin peşinden gider.
 
   Duamız seninledir, bunu böyle bil
   Mazlumların gözyaşlarını daim sil.
 
Değmesin ayağına hiçbir zaman taş,
Akmasın gözünden hüzün keder ve yaş.
 
   Yolun açık olsun, Allah seni korusun,
   Önüne set çeken namertler kahrolsun.
 
Cengiz Gül-Emekli Öğretmen/İstanbul
 
 
 
UNUTULMAZ COĞRAFYALAR
 
ELEŞKİRT OVASI: Eleşkirt ile Karaköse (Ağrı) arasında, Murat Irmağının yukarı kesiminde uzanan oldukça yüksek bir ovadır. Doğudan gelen Murat Suyu ve Şirya Çayı, derinden aktıklarından, sulama işlerinde faydalı olamazlar. Kuzeyden inen dereler ise bu bakımdan daha faydalıdır. Ova, deniz yüzeyinden çok yüksek ve dağlarla çevrili olduğundan, kışlar sert ve uzun geçer. Sıcaklık uzun süre düşük kaldığından dolayı kar örtüsü mart sonlarına kadar devam eder. Ova en çok yağmuru nisan ve mayıs aylarında alır. Yaz mevsimi ise sıcak geçer. Ovada ağaç pek nadiren görülür. Ovanın verimli ve kalın bir toprağı vardır. Çok iyi kavun ve karpuz yetiştirilir. Ova başta koyun ve sığır olmak üzere, hayvancılık için çok elverişlidir.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları