Top
Ünal Bolat

Ünal Bolat

unal.bolat@tg.com.tr

24/09/2020

Acı, yürekte eskimiyor...

“Ah ölüm nasıl her şeyi anlamsız kılıyorsun! Nasıl sadece acısını bırakıyorsun gidenin!”
 
İlkokul mezunu olup inşaatlarda çalışan babamın yazıp yazıp tivit ceketine sakladığı yazıları nihayet annemin de yardımıyla rahmetli dedemin odasında kilitli çekmecede bulduğumu dün anlatmıştım. Hani bir kâğıdı önünüze koyduğunuzda aslında görmek istedikleriniz dökülür önünüze.
Bir yazısında şunlar yazıyordu:
“Ah ölüm nasıl her şeyi anlamsız kılıyorsun! Nasıl sadece acısını bırakıyorsun gidenin! Bu sessiz yolculukla nasıl örtüyorsun, sevinci, hayali, kaygıyı... Kalbinde yer ettiğimiz insanlar nasıl kayıp gidiyor hiçbir kentin uykusunu bölmeden... Bir anda bütün arzularımız nasıl suluyor toprağı... Zaman ne hızlı kesiyor hayatın atardamarını... Ah ölüm, nasıl yuvarlanıyoruz koynunda...”
Annem ve ben bu yazılanları gözyaşlarıyla okumuştuk... Şimdi aradan yıllar geçmesine rağmen yine gözyaşı döküyorum… Acı, gerçekten yürekte hiç eskimiyor.
Babam ilk şöyle başlamış yazmaya meğer… Yıllar evvelinde öğretmeni bir ödev vermiş onlara… Demiş ki:
“Yaşadığınız en acı olayı yazın!..”
Bir de şöyle bir cümle eklemiş: “Çünkü yazmak sizi yaşatır...”
Ne müthiş bir öğretmenmiş… Babam doğrusu pek başarılı bir çocuk da değilmiş, başaramamış ödevi yapmayı. Öğretmen hangi akla hizmet bilemem, hem sıfır vermiş hem de okkalı bir tokat atmış. O yıllar, öğretmenlere “eti senin kemiği benim” cinsinden öğrencilerin teslim edildiği yıllar…
Öğretmeni sonra sınıfa dönerek “Bir gün ölünecek oluşun gerçeğini anlayıp bunun sizi rahatsız etmeye başladığını hissettiğiniz zaman, asırlar boyu yaşamak istiyorsanız yazın çocuklar” demiş.
Öğretmeninin ne dediğini anlamamış çoğu, babam bile çok sonralardan öğrenmişti. Aslında dedemin ölümü babamı rahatsız etmişti. Seneler sonra da olsa babam vazifesini yerine getirmişti.
Doğruyu söyleyeyim bu durum şimdi benim için geçerli. Fakat anlatacaklarımın bu kadar uzun süreceğini ve bu kadar yüreğimi sızlatacağını bilseydim yazmazdım. Fark etmeden geçmişten kaç kapıyı açtım da yüreğimi üşüttüm bilmiyorum bile. Babamın mürekkepli kaleminin bir tür anahtar olduğunu şimdi anlıyorum. Öğretmenin “yazmak sizi yaşatır” derken ne demek istediğini de... Ben kendi içimde bunu “yaşamak yazdırır” olarak değiştirdim fakat bunun doğru olup olmadığından da emin değilim...
       Salih Sezgen
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp