Top
Ünal Bolat

Ünal Bolat

unal.bolat@tg.com.tr

20/05/2020

Ben onları büyütürken…

 “Bilirsiniz işte, insan sevdiklerine karşı üzüldüğünde ona yaptığı iyilikleri düşünür böyle…”
 
 
Yutkundu ve devam etti. Normalde Türkçeyi çok kaba konuşurdu ama bu sefer, Türkçeyi edebiyat profesörü kadar düzgün kullanıyordu:
“Baba biz oturup bir kararda bulunduk. Bu karar tamamen senin iyiliğin için. İstanbul’da bir arkadaşım huzurevinin müdürü. Beni çok sever, ben de onu severim. Babası Almanya'da bizim komşumuz. Sana çok iyi davranacaklarının temennisini bana söyledi. Biz yazları köye gelirken seni alacağız. Bu tamamen senin iyiliğin için, huzur bulman için.”
Yıllarca içinde birikmiş de o saniye vücudundan atıp rahatlamış gibi bir “oh” çekti. Bunu sessiz yapmıştı fakat ben duymuştum.
O saniye, ben cevap bile vermeden kızım atıldı:
“Baba çocuklar zaten kafanı iyice şişiriyordu, kafa dinlersin. Hem biz sık sık ziyaretine geleceğiz di mi Adnan?”
Damadım da:
“Tabii ki hayatım” diyerek bir lokma attı ağzına. Gözünü benden kaçırıyordu. Aslında çocukların haricindekilerin hepsi kaçırıyordu...
Ne denirdi ki?
İnsanın bir başkasına yük olması zarardır ömre. O an sadece şunu düşündüm:
“Biz onları büyüttüğümüzde her birinin ayrı bir odası olurdu. Osman okumayı severdi, her hafta kitap alırdı. İsteyip de almadığım bir kitap bile olmamıştır. Ya kızım?.. O da çok süslü bir hanımdı. Kıt kanat kazandığım memur maaşımla ona kadifeli elbiseler alırdım. Yaptıklarımı başa kakar gibi dillendirmiyorum bunları. Bunlar en basit olanlar. Bilirsiniz işte, insan sevdiklerine karşı üzüldüğünde ona yaptığı iyilikleri düşünür böyle durumlarda.
Onların mutluluğu için yıllarca çırpındım, peki ya şimdi? İki çocuğum kırk kilo kalmış bir ihtiyarı başlarından salmak niyetindeler...
Sonunda tabağımdan kafamı kaldırdım. Her birinin suratına ağır ağır baktım. Titrediğimin farkındaydım.
“Siz en iyisini bilirsiniz çocuklar, cenazemde görüşürüz!..”
Afalladılar birkaç saniye. Eminim ki her şeyi düşünmüşlerdir ama bunu diyeceğimi akıllarından bile geçirmemişlerdir. Osman atıldı hemen:
“O nasıl söz baba Allah aşkına?.."
 Bunu neden dediğimi bilmiyorum şunu biliyorum ki acı bazen insanı tuhaf konuşturabilir.
“TV'lerde gördüm evladım, oralar çoğunlukla kötü yerler. Basık ve rutubetli odaları ve koridorları olur. Holleri de küçücüktür ve sevimsizdir. Ben biliyorum, çalışanlar da ihtiyarlardan bıktıkları için öyle şefkatli davranmak yoktur. Çocukları da hiç ziyaretlerine gitmezler. Sonra da ölürler...” DEVAMI YARIN
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp