Top
Ünal Bolat

Ünal Bolat

unal.bolat@tg.com.tr

19/09/2020

Kadını elinden gidince…

“Kadını elinden gidince, sokağa bırakılmış buzağı gibi yalpalıyor hayatta, yalnız erkekler...”
 
Şehre ilk o göç etmiş, elinde avucunda hiçbir şey yokken. Şimdi bu köy yerini satın alacak kadar zengin. Mevla vermiş, hesabı çetinleşsin diye herhâlde...
Köyden göçtükten bir zaman sonra, geri gelmiş bu iki üç sene içinde aralarla. Her gelmesine üsküreleri (ayran konulan tas) dibi zehir katranına çalan pirinç kazanlarını, kulpu çatlamış güğümleri, üzerlerinde yapım tarihleri mıhlanmış bakır sinilerini, kirpikli sahanları, yamru-yumru olmuş karavanaları, kalayı uçmuş bakraçları, tek çatal kepçeleri daha bir sürü zımbırtıyı ne varsa toplamış...
Şehir yerinde çok darda kaldığını söylemiş köylüye… Onlar da vermişler elinde avucunda ne varsa. Ne de olsa kendi kanlarından, zorda kalsın istememişler.
Sonradan öğrenilmiş ki meğer bunları antikacılara satıyormuş. Köylü belki de çocuğunun önüne koyduğu kap kacağı buna vermiş, bu ise “süs” diye satmış.
İnsanların iyi niyetlerini sömürmüş, istismar etmiş… Çok zengin olmuş böyle ama bir daha da köye gelemez olmuş…
Herkesin ağzı ona karşı beddualı. Nasıl olacak sonu merak konusu... Hani derler ya eskiler, “oğlun var akıllı, malı neylesin… Oğlun var akılsız malı neylesin!..” He ya, akıllı olan mala ne gerek duyar? Çalışıp çabalar kendisi mal mülk edinir zaten… Akılsız olanın mala ne ihtiyacı var, var olanı da versen har vurup harman savurur yine bir kuruşsuz kalır…
Böyle bir evlat olan oğlu Abidin’in kahrından muhtarın hanımı da rahmet-i Rahmana kavuşmuş.
Bir başına helak olmuş fukara. Hep derim erkek kısmı erken gitmeli dar-ı fenâdan darı bekâya... Kadınları Mevla güçlü yaratmış, serde "analık kerameti" var ne de olsa, bir türlü baş edebiliyor yalnızlıkla. Ama erkekler öyle mi, kadını elinden gidince, sokağa bırakılmış bir buzağı gibi yalpalıyor hayatın hengâmesinde…
Erkek milleti muhtaçtır kadına… Ne kendi yemeğini yapar ne yapabildiğini yiyebilir… Ne üstünü başını temizler, ne çamaşırını yıkayabilir… Kapıdan içeri girmek içinden gelmez, bomboş evler üstüne üstüne gelir… Ne geleni olur ne hâlini hatırını soranı… Tek başına kimsenin evine de gidemez… Bir şey de isteyemez… Sessizliğin sesi zonklar beyninde… Zordur erkeğin yalnız olanı… İçten içe çürüyen koca çınar gibi çürür yalnız erkek…
Bu ahir zamanda hep böyle oldu böyle de olmaya devam edecektir kuşkusuz. Zaten ne denir; "İnsan dediğin kadındır erkekler ise onların çocukları!.."
         Salih Sezgen
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp