“Telefonu açıp konuştu anne... Telefonla konuşurken, renginin kızarıp bozardığını fark ettik...”

 

Biriktirmiş olduğumuz birkaç kuruşun, harcanıp gitmesini önlemek ve o zaman bekâr olan abimin düğününe hazırlık olması gayesiyle, tasarrufumuzu altına dönüştürmek istemiştik...

O gün annem, abim ve ben çarşıya gittik.

Bir kuyumcuya gidip altın almaya niyetlenmiştik. Ancak gideceğimiz herhangi bir bildik kuyumcu yoktu. Bu konuda da kimseyi tanımıyorduk.

“Hangi yere gidelim, kimden altın alalım” diye düşünerek birkaç dükkânın vitrinine bakarken kısmetmiş, bir dükkândan içeri girmiştik.

İçeride 45-50 yaşlarında bir bayan vardı. Yanında da 20’li yaşlarda bir genç kız duruyordu. Alışveriş sırasında öğrendik ki, bunlar anne kız imişler. Bir akrabaları vefat etmiş. Kuyumcu olan babaları da vefat eden o akrabalarını ziyaret ve başsağlığı için ayrılmış. Dolayısıyla baba gelene kadar dükkâna anne kız bakıyorlarmış. Her işin ehli olmayınca bakın hiç yokken neler geldi başımıza…

Ben bu arada bileziklere bakmaya başladım. Şu mu daha güzeldi bu mu daha şıktı filan derken içlerinden birini beğendim. Anneme ricada bulundum:

- Şu bileziklerden olsun anne?

Annem de beni kırmayıp fikrime katılınca, o bileziklerin kaç liraya geldiğini sorduk. Kadıncağız içlerinden bir tanesini alıp tarttı ve ortalama bir bileziğin fiyatını söyledi. Biz de fiyatı cebimizdeki tasarrufumuza göre hesaplayınca ne kadar altın bilezik alabileceğimizi söyledik:

- Onlardan altı adet tartın...

Kadın altı tane bilezik seçti… Hepsini bir kefeye koyup tarttı. Tekrar hesaplandı toplam kaç gram geldi ise… Fiyatını bize söyledi. Biz de para olarak ödeyip bilezikleri aldık.

Alışveriş tamamlanmıştı aslında. Kadın yine olanca kibarlığıyla “bilezikleri paket yapayım isterseniz” dedi. Ben koluma takmak istiyordum:

“Hayır, koluma takacağım” dedim ve tek tek taktım bilezikleri. Tabii bu arada elimizdeki paranın bir miktar daha arttığını fark etmiştik. Hesap ettik, bir bilezik daha alabilirdik o parayla... Bir tane daha beğendik. Tam, tartıyorlardı ki o anda bir telefon geldi.

Açıp konuştu anne... Telefonla konuşurken, renginin kızarıp bozardığını fark ettik. Ne olduysa o telefondan sonra gülen, kibar konuşan kadın gitti yerine agresif telaşlı eli ayağı birbirine dolaşan bir kadın gelivermişti… Ne olduysa o telefon sonrası oldu… DEVAMI YARIN