Top
Ünal Bolat

Ünal Bolat

unal.bolat@tg.com.tr

17/03/2019

Annemin gönlü öyle istemiş

“Şadiye Hanım oğlundan gelen para ve konu komşunun yardımı ile kıt kanaat geçinir...”
 
Müfettiş Mehmet Bey'in, emekli olduğunda en büyük hayali Nazilli’den bir ev almaktır... Allah bu arzusunu nasip eder. Çalıştığı iş yerinde beş bin iş gününü doldurur. Emekliye ayrıldığında gider ve Nazilli’den bir ev alır. Hanımı ve bir oğlu ile çocuğuyla Nazilli’ye yerleşir... Hani belirli zamanlarda kentsel dönüşüm olarak veya bireysel anlamda müteahhitlerin kat karşılığı evleri alıp yıkarak çok katlı bina yapmaları vardır ya. İşte bir gün Mehmet Bey'in evine de böyle bir teklif gelir. Üç aşağı beş yukarı konuşulup anlaşılır ve müteahhide bu yer verilir. Karşılığında ne alınacaktır? İki daire… Müfettiş Mehmet Bey'in mal ile mülk ile tamahkârlıkla ilgisi yoktur. Müfettiş Bey aynı zamanda mütedeyyin bir insandır. Oğlu Denizli’de bir iş yerinde çalışmaktadır. E, evde bir karı bir koca kaldığında insan ne yapacak birbiriyle konuşacak… Gel gelelim her insan konuşmayı sevmez… Nitekim Müfettiş Mehmet Bey'in Hanımı Şadiye Hanım çok konuşkan bir kadındır. Ama Müfettiş Mehmet Bey bu konuşmadan bıkmış usanmıştır...
Ne enteresandır ki bu konuşma-konuşmama meselesi kırk yıllık evliliği bitirme noktasına getirir ve Müfettiş Mehmet Bey bir daireyi karısının üzerine yaptırarak ondan ayrılır. İki yıl sonra da vefat eder. Dolayısıyla Şadiye Hanım'a eşinden dul maaşı diye bir şey kalmaz... Şadiye Hanım oğlundan gelen para ve konu komşunun yardımı ile kıt kanaat geçinmeye başlar...
Bir gün esnaf bir kadın gelerek der ki Şadiye Hanıma: 
“Teyze evini bana miras bırak. Ben de senin ihtiyaçlarını karşılayayım...”
Şadiye Hanım bu teklifi kabul eder. Aralarındaki bu konuşmadan ve anlaşmadan oğlunun haberi yoktur.
Aradan üç yıl geçtikten sonra Şadiye Hanım da vefat eder. Oğlu annesinin cenazesini kaldırdıktan sonra gerçeği öğrenir. Derin bir nefes alarak der ki: 
“Yapılacak bir şey yok. Annemin gönlü öyle hoş olmuş...”
Annesinin bazı eşyalarını alarak Denizli’ye işinin başına döner. Nitekim Ali İmran Suresi 26. âyet-i kerimede “De ki mülkün Malik’i olan Allah’ım… Mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çekip alırsın. Dilediğini aziz edersin. Dilediğini zelil edersin. Hayır, senin elindedir. Kesinlikle sen her şeye kadirsin” buyurulmaz mı?
İhtiyacı olanların mülk sahibi olmaları için Hud Suresi 2. âyeti kerimesini ve istiğfarı (estağfirullah) çok okumalarını tevsiye ediyorum...
             Rumuz: “İhsan”
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp