Top
Ünal Bolat

Ünal Bolat

unal.bolat@tg.com.tr

14/10/2019

“Görülmeyen ölüye ağlamak...”

“Allah’ın emanet ettiği eşsiz vatan köşelerini çöplük ve beton yığınlarına mı çevirelim?..”
 
Bu memlekette doğruyu söyleyen dokuz köyden kovuluyor, kapıdan çıkıp, bacadan girsen üstün-başın kirleniyor, neticede olan yine sana oluyor.
Yaylacılar çamların altında mangal keyfi yapıyor, “sen ağla korkma, gülenlerin çok, bir de niye ağlıyorsun?” diye tokat yediğin oluyor.
Neymiş?
Seksen yaşını geçmişsin, bu işler sana göre değilmiş.
Memlekete hizmet etmenin bir yaşı mı varmış?
20 yaşında şehit, 80 yaşında mevta mı? Yaşadıkça bu memlekette daha başka şeyler de göreceğiz demek.
Sen bir çeşme ol, boşuna akıttığın sular bir canlıyı sulamadan kaybolup gidiyor. “Akmayayım” desen duramazsın. Çünkü içinde dolup taşan bir vatan sevgisi var.
Akmazsan doğanın huzuru kaçtığı gibi, senin de huzurun kaçar. Üç günlük ömrümde yediğim sofraya nankörlük etmiş olmaz mıyım?
Karnımı doyuran, nefesimi dolduran bu güzel âlicenap vatana lafla da olsa üç kuruşluk bir hizmetim olmasın mı?
Allah’ımızın bize emanet ettiği o doyumsuz vatan köşelerini çöplüklere ve beton yığınlarına mı çevirelim? Kendi huzuru için ev sahibini kovan eşkıya mı olalım?
O güzelim kuşlar, kurtlar kovulunca o eve ecinniler girmiş, tatlı melodilerini dinlediğimiz tabiatın en güzel köşeleri ellerini Allah’a açmış sessiz yakarışlara mı bırakalım?
İşte tam anlamıyla bırakılıyor.
Tabiatın, doğanın en güzel köşelerini sahibini kovup yan gelen âdemoğlu nasıl huzur içinde oralarda yaşıyor? Anlamak benim gibi düşünen, hissedenler için çok zor. Oraları talan edenlerin hiçbirisi oraların eski güzelliklerini ne görmüş, ne de yaşamıştır...
Görülmeyen ölüye ağlamak yapmacık olur.
Daha dün o koca taşın başında öten kekliği, o güzelim merada otlayan tavşanları Allahü teâlâ boşuna yaratmadı. Her dalın bir ağaca bir güzellik verdiği gibi her canlı da doğaya bir güzellik ve özellik verir. Anlamıyoruz, eğer anlasak bir karınca yuvasını bile bozmaya vicdanımız razı olmaz. Olmadığı gibi koca bir tabiatın yuvasını yok etmek, can damarını kesmek de insan dediğimiz en güzel şekilde yaratılmış varlığa yakışır mı?
Yakışmaz yakışmaya amma kendisinin rahatı için en bol vurgun elbiselerini giyiyor!..

           Hüseyin Hilmi Levent-Tarsus

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp