Top
Ünal Bolat

Ünal Bolat

unal.bolat@tg.com.tr

12/09/2019

Yeter ki insan asil olsun...

İki candan arkadaş, birbirlerine sarılarak ağlamaya başlar...  Bu ne müthiş duygudur...”
 
Ali Ağa, bu hayatının en zor kararını hasta yatağında ölümü bekleyen arkadaşına söyler:
-Beni beynimden vurdun... Ama fikrim Allaha ayandır ki bu isteğini şu küçücük sabilerin için kabul edeceğim. Ve gözün açık gitmesin ki bir ömür boyu bu mesuliyeti taşıyacağım omuzlarımda...
Ve bu iki candan arkadaş, birbirlerine sarılarak ağlamaya başlar...  Bu ne müthiş duygudur tahmin edilemez.
Ah namus meselesi... Dedem kendinden sonra hanımının namusunu korumak, şeref ve haysiyetine leke getirtmemek, çoluk çocuğunu sahipsiz bırakmamak için… Ali Ağa ise, kırk yaşına kadar evlenmediği ve evlenmeye de niyeti olmadığı hâlde, kendisinden bu anlamda imdat isteyen can yoldaşının son arzusu olarak bu karara varırlar…
Ninem içeri geldiğinde ikisi de ağlamayı keser... Ama ninem dedemin yüzündeki ıslaklıktan ağladığını ve büyük ihtimal ne konuşulduğunu fark etmiştir…
Nihayet sayılı gün çok sürmez… Verem sebebiyle dedem Hakkın rahmetine kavuşur… Ninem daha otuz yaşındadır. 30 yaşında gencecik bir dul… Halam yedi yaşında babam beş yaşında küçük amcam iki yaşındadır, babaları öldüğünde…
Ölümden bir süre sonra ikinci evliliği gündeme gelir ama ninem “Ben çocuklarıma başkasına baba dedirtmem!” diye bu evliliği kabul etmez... Akrabalar ve komşular, aylar süren rica ve minnetle babaannemi ikna etmeyi başarırlar… Dedemin vefatından beş ay sonra, aile arasında yapılan bir nikâhla ninem ikinci kez evlenir.
Ama Ali Ağa denilen dedemin arkadaşı… Dedeme verdiği kardeşlik sözünü tutmuş, çocuklarına sahip çıkmış mıdır?
Burada size nasıl anlatsam bilmem ki? Bir insan ancak bu kadar sözünde durur... Ancak bu kadar arkadaşının hatırasına saygılı olur... Öyle asil, öyle temiz öyle merhamet sahibi bir insanmış Ali Ağa…
Babamları öyle sevmiş öyle korumuş ki asla babalarının yokluğunu aratmamış.
“Siz bana emanetsiniz yavrularım” derken, gözleri dolup kelimeler boğazına düğümlenirmiş. Anneannemi de el üstünde tutmuş ve onu asla incitmemeye çalışmış…
Şimdi anlıyorum da Ali Ağa gerçekten kendi nefsi için değil arkadaşının çocukları ve hanımı kimselere muhtaç olmasın diye onları himayesine almış. Kader bu gerçekten…
Ve yine kadere bakın ki bu ikinci evlilikten iki kardeşleri daha olmuş… Ama Ali Ağa, önce babamları sonra kendi çocuklarını sevmiş neredeyse… Ve arkadaşımın vasiyeti diyerek babamları okutmuş…
                M.G.-İzmir
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp