Top
Ünal Bolat

Ünal Bolat

unal.bolat@tg.com.tr

11/06/2021

Taksici olmadan önce...

“Allah’a binlerce şükürler olsun ki, hâlâ birliğimiz, beraberliğimiz devam edip gider...”
 
Amasya’nın Göynücek ilçesine bağlı köyümüz biraz kıraç, biraz susuz verimsiz bir kuru alandı. Belki de onun için Alan demişlerdir. Geçim şartları çok ağırdı. Erkek çocukları, ilkokulu bitirir bitirmez genelde gurbete, çalışmaya gönderilirdi.
Çocukluğunun tadını çıkarmadan, yattığı kalktığı yeri bilmeden, iyiyi kötüden ayırt edemeden âdeta gurbete seyiplenirler yani salıverilirlerdi... Ben de bunlardan biriydim. On üç yaşında gurbete çıktım. Çıkış o çıkış... Önce inşaat işçiliği yaparken zamanla duvarcı ustası oldum. Düşe kalka, tökezleye toparlana günler, aylar yıllar akıp geçti... Biz dört kardeşiz. Gurbete birlikte çıktık, hâlen birlikte çalışırız. Ev bark, çoluk-çocuk sahibi olduk. Ama Allah’a binlerce şükürler olsun ki, hâlâ birliğimiz, beraberliğimiz devam edip gider... Ağabeyim, zaman içinde inşaat kalfası oldu. Ona da desteğimizi uzaktan sürdürüyorduk...
Ben daha sonra Ankara’da taksiciliğe başladım. Fakat inşaatçı olarak çalıştığım dönemlerde yaşadığım bir hatıramı sizinle paylaşmak istiyorum...
Babam, köyde hastalanmış bir tedavi imkânı için yanımıza gelmişti. Hiç geciktirmeden hemen alıp bir doktor götürdüm. O yıllarda doktorlar kendi bilgilerini de ortaya koyup sorular sorup etraflıca muayene etmeye fırsat buluyorlardı. O yıllarda hasta sayısı doktor sayısına göre bu kadar çok değildi. Hastanelerde görev yapan doktorların özel muayenehaneleri de vardı. Devlette hiç görev yapmayıp sadece muayenehanesinde hasta kabul eden özel doktorlar da vardı. Bu insanları bir tavsiye üzerine bulup gittiğimiz gibi, apartman altlarında bulunan şimdiki avukat tabelası gibi tabelalarına bakarak da bulup öğreniyorduk…
İşte bir apartmanın alt katında tabelasından bulduğumuz doktor babamı karşısına aldı. Bir güzel kendisini dinledi… Sonra muayene yatağına uzattı. Göğsünü dinledi, kulaklarına baktı. Sırtını dinledi. Karnını eliyle bastırarak böbreklerinin olduğu yere hafif elinin sırtıyla vurarak babamı güzelce muayene etti. Midesinden rahatsız olduğunu söyleyip ona göre ilaçlar yazdı.
Doktor beyin dediği ilaçları eczaneden alıp evimize geldik.
Babamıza gereken ilgiyi gösterdik. İlaçlar da Allah’ın izniyle iyi geldi. Babamız bir süre sonra kendini toparladı. Geçmek bilmeyen karın ağrılarından kurtuldu…
Ee köy insanı iyileşince köye dönmek istedi… Ama tam iyileşmeden böyle gönderebilir miydim? DEVAMI YARIN
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp