Top
Süleyman Özışık

Süleyman Özışık

suleyman.ozisik@tg.com.tr

01/11/2019

Geçmiş...

Dün gece CNN Türk'te Ahmet Hakan'ın programına ilişti gözüm. Programda dikkatimi çeken bir diyalog oldu.
AK Partili Mehmet Metiner, Türkiye'nin siyasi geçmişini şöyle üstünkörü anlatmaya çalışırken Bedri Baykam isimli konuk, "Bunlar 200 yıl iktidarda kalsa dahi hep mağdur rolü oynuyor kardeşim" diyerek alaycı bir laf etti. Sonra, "Bırakalım geçmişi" diyerek bugünü, AK Parti'nin hatalarını saydırmaya başladı.
Ne kadar kolay değil mi?
"Geçmiş" diyorsun ve her şey geçmiş oluyor! Oysa beyefendinin "Geçmiş" dediği döneme dair öyle korkunç hayat hikâyeleri, öyle dehşet verici zulümler var ki...
Hızlı hızlı geçeyim.
60'lı yıllar...
Binbir türlü iftirayla darağacına çekilen Adnan Menderes ve dava arkadaşları var o "Geçmiş"in içinde...
Adnan Menderes'e ait olan ve bugün okuduğumuzda dahi yüreğimize bıçak gibi saplanan, "Devletime ve milletime kırgın değilim" mektubu var. 
80'li ve 90'lı yıllar...
PKK'ya uzak duran on binlerce Kürt kökenli vatandaşımızın "Kürt yoktur, kart kurt vardır" denilerek ya da "Kıro" denilerek aşağılandığı, binlerce Kürt vatandaşın PKK ile mücadele bahanesiyle ortadan kaldırıldığı zamanlar var.
Ardından ortaya çıkan ve çıkmasıyla birlikte zehirlenerek ortadan kaldırılan Turgut Özal var o "Geçmiş"in içinde...
Sonra...
"Şeriat geliyor" bahanesi uydurularak postmodern darbe ile koltuğundan indirilen Mücahit Necmettin Erbakan var. Ve hemen ardından gelen, "Bin yıl sürecek" denilen 28 Şubat dönemi var.
Bedri Baykam ve onun gibilerin "Geçmiş" dediği o dönemde çocuğu şehit olan annelerin, çocuğunun şehadet beratını almak için geldiği garnizon kapısından vebalı gibi geri gönderilmesi var. Dağlarda terörist avındayken, "İrtica" gerekçesiyle Türk Silahlı Kuvvetleri'nden uzaklaştırılan binlerce vatan evladı var. 
Okul önlerinde başörtülerinden tutularak yerlerde sürüklenen binlerce kız öğrenci var o "Geçmiş"in içinde. Tuvaletlerde veya kazan dairelerinde gizlice namaz kılan öğrenciler var.
O dönemde "İrticacı" diye damgalanıp hapse atılan ve bugün hâlâ hapiste olan onlarca insan var.
Düşündükçe deliriyorum.
Öyle dinsiz, öyle imansızlar ki o günlerde eğitim hayatını ellerinden alıp cahil bıraktıkları insanlara bugün dönüp, "Ayol bunlar okumamış, cahil insanlar" diye hakaret ediyorlar. 
Ergenekon'dan içeri girenleri, FETÖ'den içeri girenleri, DHKP-C'den içeri girenleri her saat başı anıyor ve onlara özgürlük istiyorlar. Ama bir kez bile 28 Şubat'tan dolayı hapse atılan mazlumlardan bahsetmiyorlar.
Siyonist inanışında, bütün insanlık Yahudilere hizmet için yaratılmıştır! Yahudi’ye hizmet etmeyen canlıların tamamı her türlü zulmü ve dahi ölümü hak ediyordur Siyonist inanışına göre...
Bunların inanışı da aynı oldu yıllar yılı…
Ülkenin üst tabakası, kaymak tabakası her zaman onlar oldu. Geride kalan Anadolu insanı onlara hizmet edecek hizmetkârlar olarak görüldü. Çünkü onlara göre, onların geçmişiyle bizim geçmişimiz bir olmadı.
Onun için onların "geçmiş" dediği şey bizim için hiç geçmedi, hep kabuklu bir yara olarak kaldı içimizde...
Sahi...
Geçmiş dedikleri şey gerçekten geçmişte kalıyor mu?
Hiç sanmıyorum.
Yaşadığımız son iki seçimi hatırlayın.
Kaç başörtülü insan sokaklarda küfürlere, hakaretlere maruz kaldı? Kaç tanesinin yolu kesilip, "Bu sokaklarda dolaşmayacaksınız, AKP'nin broşürlerini dağıtamayacaksınız" denilerek ite kaka kovuldu.
Kaç tanesi ekranlara çıkıp, "Sizi tekrar mağdur edeceğimiz günler geri gelecek" diye gözümüzün içine baka baka intikam yeminleri etti. Kaç tanesi, "Liderleri mahzenlerde ayaklarından asarlar ya da zehirlerler" diyerek hayalindeki vahşiliği canlı yayında dışa vurdu.
Şu son 3 günde olanlara bakın...
İstanbul'daki Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını paylaşan Zafer Arapkirli isimli haysiyetsiz bir gazeteci, "İstanbul'un düşman işgalinden kurtuluşu" diye tweet attı. Yetinmedi, "Geldikleri gibi gittiler" diye ikinci bir tweet daha attı. Bunu AK Parti ve AK Parti'ye oy veren 25 milyon insan için söyledi, binlerce, on binlerce insan görünümlü yaratık bu tweete gönülden eşlik etti.
Ve önceki gün...
Sarıklı cübbeli bir vatandaş sırf kılığından, sırf kıyafetinden dolayı bindiği metroda karşı mahallenin azgınları tarafından hor görüldü ve aşağılandı. Bırakın metroyu, "Senin bu ülkede yerin yok" denildi kendi hâlindeki adama...
Dedim ya...
Bizim geçmişimizle onların geçmişi bir değil çünkü. Onların geçmiş dediği şey bizim için geçmiş olmuyor, bir acı hatıra, bir derin yara olarak kalıyor.
Ve inanın...
"Geçmiş" diyenler yarını bekliyor. Geçmişte yaşattıklarını daha zalimce, daha gaddarca yaşatmak için hazır kıta bekliyor...
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp