Top
Rahim Er

Rahim Er

rahim.er@tg.com.tr

22/11/2019

ÖRTÜNMENİN İTİBARI

Başını örtenlere 28 Şubat döneminde reva görülen muamelelere çok üzülüyorduk. Biz de kalemimiz ve kelamımızla haksızlıklara karşı koymaya çalışıyorduk. Bu yüzden uygulamaları aleyhine yazdığımız bir makaleden dolayı İstanbul Üniversitesi rektörü Kemal Alemdaroğlu, hakkımızda tazminat dâvâsı açtı. Devrin mahkemesi, dâvâyı kabul ederek bizi tazminat ödemeye mahkûm etti.
O yüz karası süreçte başörtülülerin, mütesettirlerin maruz kaldığı muameleler milyonları ve bizi nasıl üzüyor idiyse şimdi de bu devrin bir kısım örtülülerinin örtünme biçimleri, fikirleri ve hatta inanış farklılıkları da milyonları ve bizi öylesine üzmektedir.
Örtünmenin; örtmenin, setretmenin, erkek ve kadına dair şartları, farzları nelerdir, bunlar ilmihal kitaplarında tafsilatıyla yazılıdır. Dinde var olana yok demek de, yok olana var demek de son derecede tehlikelidir. Emre uyar veya uymaz o ayrı meseledir. Fakat kadının örtünmesi farzdır ve bunun usul, üslup, şekil ve sınırları dinimiz tarafından tesbit edilmiştir.
Hiçbir farz yani ilâhî emir, hafife alınamayacağı gibi tesettür de hafife alınamaz. Şimdi birtakım çevrelerde bir hakkı âdeta söke söke almanın sorumsuzluğu yaşanmaktadır. Sanki yalnızca başı örtmek farzmış gibi diğer örtünmesi gereken yerler alabildiğine laubalilik içindedir. Başlar mübalağalı, gösterişli şekilde örtünmekte farz dâhilinde olan diğer taraflarsa boş verilmekte, yeni şekillere bürünmekte. Kur’ân-ı kerîmin ifadesiyle ortalık, “örtülü çıplaklarla” dolmaktadır.
Bugün gelinen noktada tesettür, örtünme bizatihi bir kısım güya örtülüler, mütesettirler tarafından yaralanmıştır. Dejenere olmasına, bozulmasına ve itibarsızlaşmasına fazla kalmadığından korkarız. Sözümüz Allah’ın emrini bütünüyle ve iffetiyle yapan kardeşlerimize, evladlarımıza değil. Sözümüz, bunu bir farklı sosyetik gösteriye çevirenlere, varlıklarıyla arabasından, nargilesine kadar hovardalık yapan, sonradan görmüşlük içinde olanlara, sorumsuzca harcayanlara, edebi bir kenara itenleredir.
Bunlar, apayrı bir yola girmişlerdir. Örtünmeleri şekilden ibarettir. Fikirleri farklıdır, itikadlarında selefi zehirlenmeler vardır.
Mübalağalı şekilde, gösterişle sadece başlarını örtüp, bunun dışındaki her şeyi dudaklarındaki sigaranın dumanı gibi savuranlar, insanlar için iyi örnekler değildir. Bunlar, kimseyi İslamiyet’e ısındıramaz. Keyfilik, savurganlık, israf, boş vermişlik, ibadeti canı istediği gibi yapmak… diye sayılabilecek sürüyle olumsuzluk içindeki bu havaîler, dîne de kendilerine de onların üzerinden hüküm verilen kesimlere de alabildiğine ziyan vermekteler.
Dindarlar, muhafazakârlar, alnı secdeye gelenler, fakirlik, yoksulluk dönemlerinde kazandılar. Ama aynı insanlar, imkân, servet ve iktidar döneminde kaybettiler.
Örtünmenin itibarını, itikadın istikametini hafife alanlar, her türlü değerimize ziyan vermekteler. Bu bir yıkımdır. Bugünden ikaz ediyoruz!..
 
 
   MEB’DEN AÇIKLAMA
 
"Zihniyete el çektirin” adlı yazımızdan dolayı MEB Müşaviri Sn. Ubeydullah Yener bizi aradı. Dedikleri mealen şöyledir:
10 Kasım günü bazı okullarda bu ülkenin çocuklarının ilkel tapınmalara özendirilmesine dair yapılanların arakasında FETÖ veya hangi ihanet şebekesinin olduğu araştırılmaktadır. Sorumlular, hesap vereceklerdir. Bakanlık, ilk günden itibaren konuyu yakından takip etmektedir…
Mevzubahis yazımız için yurt içi ve yurt dışından arayan vatandaşlarımız bize teşekkürler etmişlerdir. Bakanlığın bu ihaneti hafife almamasını bekleriz. Bu bir hastalıklı zihniyetin oyunudur. Konuya dair derinleşmek, faillerini layıkıyla cezalandırmak, tekrarlarını ve benzerlerini önler.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp