Top
Rahim Er

Rahim Er

rahim.er@tg.com.tr

05/12/2019

ÖMÜRLÜ DEĞİL, ÖLÜMLÜ!

Türkiye Cumhurbaşkanı, Londra’daki Dörtlü Zirve’de NATO için en net tavrı ortaya koydu. Sn. Erdoğan’ın Kuzey Atlantik Paktı çalışmalarında ilk defa sarf edilen ve bu itibarla da tarihe geçen sözü şudur:
-“Müttefiklerimiz, bizim mücadele ettiğimiz örgütleri, terör örgütü olarak kabul etmezlerse Baltık Savunma Planı’nı bloke etiğimiz gibi NATO’da atılacak her adımı engelleriz!!...”
Bu söz, açıktır ki, teşkilata vücut veren bir kısım müttefiklerimizden ne kadar şikâyetçi olduğumuzu göstermekte, onların duruma göre ne denli ikiyüzlü olabildiklerini anlatmaktadır.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron ise NATO’nun beyin ölümünün gerçekleştiğini söylemişti. Adı geçen teşkilatın önümüzdeki toplantılarında Türkiye’nin -mecburen- kilitleme yapacağını şimdiden söylemek mümkündür. Zira, YPG ve mücadele verdiğimiz diğer terör örgütlerini en azından NATO üyesi bazı devletlerin terör örgütü olarak tanımayacakları bellidir. Dörtlü Zirve’den sonra Emmanuel Macron, Türk milletini, Donald Trump, Türkiye ve Erdoğan’ı cömertçe övdüler. Ama aynı Fransa Cumhurbaşkanı, toplantıdan sonra YPG’nin terör örgütü sayılamayacağını söyledi. ABD bu örgütü zaten mahallî stratejik müttefiki olarak görmekte.
Öyle ise kuruluş ortaklarının ihtilaf ve geçimsizliğe düşmeleri kaçınılmazdır. Bu da bakışları, tabiatı ile Kuzey Atlantik Andlaşması’nın yarınlarına çeviriyor. O zaman da hâliyle NATO’nun 30 yıl daha yaşayıp bir asrı doldurup dolduramayacağı merak edilmektedir.
Şu manzaraya göre NATO’nun 70 yıldan sonra 30 yıl daha yaşaması zordur. Bir üye devletin Cumhurbaşkanı O’na “beyin ölümü” teşhisi koymuştur. Türkiye Cumhurbaşkanı ise diğer müttefikleri “ya bizim yanımızda veya teröristlerle olursunuz!..” diye ikaz etmiştir. Bu vaziyet karşısında toplantılar, beliğ sözler, zarif ağırlamalar, çekilen fotoğraflar, mükellef sofralar, parlak bildiriler… sun’i teneffüsten öteye bir şey ifade etmiyor. Bundan böyle ne onlar, ülkemize kasteden terör örgütlerini karşılarına alacaklar ve ne de biz müeyyide tatbik etmekten geri duracağız.
İşin esasına bakılırsa BM, AK, NATO, AB ve benzeri daha ne kadar kuruluş varsa hepsinin eşit, adil ve hukuki bir yapıya kavuşturulması şarttır. Varlıklarında yenilenme yapılması ilk akla gelen makul fikirdir. Bu gibi teşkilatlar, bütün dünyada Birinci Dünya Harbi’nden sonra ortaya çıktılar. Bunların bazısı iş birliği, bazısı ekonomik, bazısı siyasi, bazısı kültürel esaslıdır, bazısı da düşman gördüğü rejime karşı tesis edilmiştir. İlk kurulan teşkilat, Cemiyet-i Akvam’dı. II. Dünya Savaşı’nın çıkmasına mâni olamadı. Dağıldı ve yerini BM aldı. NATO dâhil sonraki bütün kuruluşlar II. Dünya Harbi sonrasına aittir. Çoğu da bu harbin galiplerinin eseridir.
BM’nin BMGK sebebiyle ne kadar adaletsiz olduğu herkesçe bilinmektedir. NATO, ondan çok da farklı değildir. Mısır’da darbenin destecisi olmuştur. Hâlbuki aynı NATO, Boşnakların, katline seyirci kalmıştı. DEAŞ ve PYD, Türk topraklarıyla vatandaşlarına saldırırken de umursamadı. Bu umursamazlık hâlen devam etmektedir. Böyle bir kuruluştan çok şey beklemek gerçekçi olmaz. Genel Sekreterin samimi olması, yetmiyor. Hakikat o ki AB de NATO da artık yaşamaya güç yetiremiyor.
Hatta belki yeniden yapılanmaları bile çok işe yaramaz.
Hatırlarda olmalı; İslam Konferansı Teşkilatı diye bir müessese vardı. Yarım asır kadar yaşadı ama yarım kuruşluk faydası olmadı. Bir gün bir de bakıldı ki adı İİT-İslâm İşbirliği Teşkilatı olmuş. Tabelanın değişmesiyle tabiî ki bir şey değişmedi. Hiçbir yanıp-kavrulan İslam toprağına, oraların mazlum insanlarına zerrece fayda temin edemedi.
BM’ler, AK’ler, NATO’lar, AB’ler… bu kadar teşkilat güya harpleri, darpleri, haksızlık ve adaletsizlikleri önlemek için kuruldu. Ama hiç de öyle olmadı. Her zulüm daha azdı. I. Dünya Harbi öncesinde dostluklar da düşmanlıklar da mertçe olurdu. Şimdilerde o mertlikler kayboldu. Muhataplar, birkaç yüzlü.
Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı’nın hiç tahmin edilmedik bir zamanda âniden yıkılıp yok olması gibi bu teşkilatlar da beklenmedik bir zamanda çökebilirler.
Teşkilatlar da fânidir.
Biz, Büyük Türkiye olmaya bakalım…
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp