Top
Ragıp Karadayı

Ragıp Karadayı

ragip.karadayi.ihlas@gmail.com

09/07/2020

Yeğeni için hiç bu kadar endişeye kapılmamıştı!

 
 
Amcası dikkat kesildi ama ne ses duyuyor, ne de kimseleri görebiliyordu!
 
Amcası, tekrar gösterdiği yöne dikkatle baktı, bir daha bir daha baktı. Bir şeyler göremedi yine de...
- Hani İbrahim, korkutma beni?
- Bak orada! Meczup gibi! Sanki herkese hitap ediyor! Kimse duymadığı için, sesini duyuramadığı için şaşkın!
- Allah! Allah! Peki, ne diyor?
- Bana doğru bakıp bakıp: “Onu arıyorum, onu arıyorum” diyor.
- Tövbe tövbe! Hani?
- Görmüyor musun? Bütün insanların ortasında deliler gibi bağırıyor.
- !!!
Amcası daha da dikkat kesildi baktı ama nafile; ne ses duyuyor, ne de kimseleri görebiliyordu. Bu hâle pek üzülmeye başlamıştı. Aklından neler geçirmiyordu ki… Herkesin gıpta ettiği yeğeni için ne güzel bir yuva kurmuş, Erzurum’un en meşhur âlimlerinden ders almasına vesile olmuştu. Huzur ve saadetle dolu gül gibi geçinip giderlerken bu da nereden çıkıvermiş, hesaplarını altüst etmişti? Yeğeni için hiç bu kadar endişeye kapılmamıştı. Onu yüksek mertebelerde bir âlim, müderris olarak görmeyi arzularken; “Allah Allah! Yoksa nazar mı değdi ne?” dedi inledi. İki sebepten dolayı üzüntüsü pek büyüktü: Biri; bu hâlin manevi yükseklik olduğunu düşünerek; yeğeni kadar manevi olgunluğa ulaşamadığından dolayı kendi hâlineydi, diğeri de yeğenin bir bunalım geçiriyor olmasını düşünmesinden dolayıydı... Bir de taze gelin Firdevs vardı. O kızcağız bunları duysa ne yapardı?
- Allah! Allah! Ben niçin göremiyorum İbrahim’im?
- Dikkatli bakmıyorsun emmi! Hem kıyafeti de çok değişik, hemen fark ediliyor! Nasıl görmezsin?
- İnan dediğin birini görmüyorum. Etrafta hep bizim tanıdık köylüler...
- Köylülere hiç benzemiyor ki!
- Lâ havle ve lâ kuvvete...
- Öyleyse benim gördüğüm kim? Adam âdeta kendini yırtınıyor, kimse de umursamıyor! Bu nasıl şey emmi? Bak işte yine haykırıyor: “Ey helâli görmeyenler! Eyyy âhireti unutanlar! Eyy dünyaya sarılanlar! Size sesleniyorum size!” diyor.
- !!!
- Bak bak! Hâlâ bağırıyor! Bak emmi!
- İbrahim! Canım yeğenim, çok yoruluyorsun! Okumadığın gün yok! Belki ondan!
- Hayır ondan değil! Size; gördüklerimi söylüyorum! Ayan, beyan bu meczubu görüyorum, diyorum emmi!
- Meczup mu?
- Evet meczuba benziyor! Bana öyle görünüyor!
- Hadi Molla İbrahim; pazardan biraz meyve ve baharat alıp evimize gidelim! Herkes bize bakıyor! “Bu adamlar durup neler konuşuyor?” diyorlardır herhâlde! Hadi yürü yeğenim! Daha sakin kafayla düşünelim hadi!
Molla İbrahim’in “meczup” dediği kişi; sesini daha bir yükselterek “Onu arıyorum! Dünyayı terk edeni, âhireti arayanı arıyorum... Ebedi hayatı düşüneni arıyorum” deyip dolaştığı hâlde bunu kimseciklerin görememesine, sesini duyamamasına akıl erdiremiyordu. Pazar yerindeki satıcıların birçoğu da bu amca yeğenin garip konuşmalarına bakıp fısıldaşmaya başlamışlardı ki İbrahim, daha gür bir ses duydu! DEVAMI YARIN
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp