Top
Ragıp Karadayı

Ragıp Karadayı

ragip.karadayi.ihlas@gmail.com

04/07/2020

"Sanki rüyalar âlemindeyim Firdevs Hanım..."

 
 
"İlk gün mühim efendim! Nasıl başlarsak öyle gideriz diye düşünmüştüm..."
 
 
Firdevs Hanım, kahvaltıyı hazırladığını söyledi, yeni gelin heyecanıyla gülerek ve sekerek uzaklaştı yeniden. Peşi sıra “Yardım edecek bir şey var mı?” dedi, sadece İbrahim.
Kahvaltı yapacakları odaya girdiğinde çok şaşırmıştı. Hiç de alışık olmadığı tertip, düzen içinde padişahlara layık nefis bir sofra onu bekliyordu. Taze gelin; yiyecekleri, soğumasın diye mi ne sarmış sarmalamıştı. “Rüya mı görüyorum ne?” deyip şöyle bir silkindi, olmadı kendini çimdikledi, o da yetmedi diliyle damağını gıdıkladı, damağı kaşındı, kendine geldi mi, gelmedi mi tam anlamasa da değişen bir şey yoktu. Tam mânâsıyla uyanıktı ve aklı başındaydı. Başındaydı da bu sükûneti bozar endişe ve korkusuyla nefes bile almıyordu. Konuşmadan sofranın yakınındaki minderin kenarına ilişiverdi.
- Sabah sabah bu ne böyle Firdevs Hanım?
- Leğen ibrik hazır efendim…
- Evimin sultanı; yorulmuşsun, acelen neydi?
- İlk gün mühim efendim! Nasıl başlarsak öyle gideriz diye düşünmüştüm. Hani buyurmuştunuz ya…
- Neyi?
- Muhterem hocanızın sözü “Senenin geleceği baharından belli olur” diye…
- Niyet güzel olunca, mesele yok.
- Hasankale’nin en muhterem beyefendisi için ne yapsam az!
- Hasankale’nin en güzel hanımefendisi için ne desem az!
- !!!
Kalktı, binbir cevap bekleyen suallerle leğenin yanına gitti. Küçük yaştan itibaren, o kadar uzun süredir orada, burada yalnız kalmaktan, tek başına karanlık odalarda korku dolu gözlerle uyumaktan, o yaşta ev işlerinin birçoğunu da yapmak mecburiyetinde kalmasından mı ne mazisi aklına gelince bir hoş oluyor, başı dönüyor, ürperiyordu. Belki de üzerini doğru dürüst örtememesinden dolayı sık sık soğuk alıyor, sükkem (grip-nezle) oluyordu. Evlilik heyecanından, “nasıl olacak” endişe ve düşüncelerinden dolayı hepten uykuları kaçmıştı. Son zamanlarda hiç de dinlendirici olmayan uykularının tesiriyle yüzü gene fena hâlde kızarmış, öylesine yanıyordu ki. Tekrar tekrar yüzüne, gözlerine su çarptı, ellerini yıkadı, sık saçlarını taradı ve üstüne başına çekidüzen verdi. Yeniden kahvaltı sofrasının başına gelirken:
- Sanki rüyalar âlemindeyim Firdevs Hanım.
- Ben de bey!
- Hep seni, bugünü, yarınları düşündüm biliyor musun? Dün kendi kendime diyordum ki: “Cenâb-ı Allah müsaade ederse; yarın hayat arkadaşımla ilk defa buluşacağız, yanında nasıl davranmalıyım, ne konuşmalıyım, hangi mevzuları açmalıyım? İlkler her zaman mühimdir, iz bırakır ve unutulmaz…” Bugün hakikat oldu. İşte yeni evimiz Firdevs’im ve ben… Hem de kendi evimizdeyim… Muhterem emmilerim babalık yaptılar. En güzel yerde en güzel evi yapıp teslim ettiler bize. Mesut olayım, huzur bulayım, rahat edeyim diye. Biliyor musun Firdevs Hanım son akşama kadar hiç farkında olamadım. Belki mihnet hisleriyle derslerden soğurum diye ne iş yaptıklarını söylemediler. Ne güzeller. Babamın, anamın yokluğunu hiç hissettirmediler, bir defa olsun surat asmadılar. Ben onların haklarını nasıl öderim? DEVAMI YARIN
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp