Top
Prof. Dr. Kemal inat

Prof. Dr. Kemal inat

kinat@sakarya.edu.tr

10/08/2019

“İslam Dünyası” var mı?

 
Yarın Kurban Bayramı başlıyor.
Müslümanlar acaba kardeşlerine karşı ön yargılarını da kurban edebilecekler mi?
Kuşkusuz bu, sahip olunan bir malı Allah’a kurban etmekten çok daha zor.
Ama İslam Dünyasının hâline baktığımızda, Müslümanların birbirlerine bakışlarında, dünyaya bakışlarında ciddi sorunlar olduğunu anlıyoruz.
Sorunlu bir bakış açımız var ki, dünya politikasının şekillenmesinde söz sahibi olamıyoruz.
Dünyada en fazla akan kanın olduğu yerler İslam ülkelerinin toprakları.
Çok sayıda Müslüman ülke birbiriyle çatışma hâlinde.
Çok sayıda İslam ülkesinde iç savaş yaşanıyor.
Dünyanın ilk 15 ekonomisi arasında bir Müslüman ülke yok.
İslam Dünyasının toplam millî geliri ABD’nin millî gelirinin üçte biri kadar bile değil.
İslam Dünyasının toplam askerî harcamaları ABD’nin askerî harcamalarının üçte birinden bile daha az.
Hâlbuki İslam Dünyasının toplam nüfusu ABD’nin nüfusunun beş katından daha fazla.
Nüfusunun çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu 52 ülkenin millî gelirinin toplamı Çin’in yarısı, Avrupa Birliği’nin ise ancak yüzde 40’ı kadar.
Buna rağmen İslam Dünyası kendi içerisinde kavgalı.
Hayır, aslında kendi içerisinde çok kavga ettiği için bu durumda.
Dünyanın güç merkezleri sayıldığında İslam Dünyasına sıra gelmiyor. Kuzey Amerika, Uzak Doğu ve Avrupa diye sıralıyoruz, ama İslam Dünyası bu sıralamada kendisine yer bulamıyor.
Peki, nerede İslam Dünyası?
Dünya siyasetine bu güç merkezleri yön veriyorsa İslam Dünyası’nın yeri neresi?
Mevcut gücü ve kapasitesi ile masada davetliler arasında kendine yer bulamıyorsa, kaçınılmaz olarak yemek menüsünde yer alıyor.
Zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarına sahip İslam ülkelerinin bu kaynaklardan elde ettikleri gelirler ABD ve Avrupa bankalarında “rehin” olarak tutuluyor.
Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi İslam ülkeleri İsrail’i korumak için muhafız tayin ediliyorlar ve işlerini de aksatmadan yapıyorlar. İsrail, Filistin halkının elinde kalan son toprakları da alırken arkasını kolluyorlar.
İslam Dünyasının en köklü devletlerinden biri olan Mısır’ın düşürüldüğü bu durum bu ülke Müslümanlarını derinden yaralıyor kuşkusuz. Ama itiraz etmenin bedeli Adeviye Meydanı'nda kurşunlanmak, hapishanede ya da mahkeme salonunda ölene kadar baskı ve zulüm görmek olduğu için seslerini çıkaramıyorlar.
İslam Dünyasının diğer iki köklü devleti Türkiye ve İran’a da Mısır gibi diz çöktürmek ve İsrail’e hizmet ettirmek istiyorlar ancak onlar direnmeye devam ediyorlar.
Sorun ise, birlikte direnmek yerine birbirleriyle de mücadele ederek direnmeleri.
Hâlbuki İslam ülkelerinin dünya ekonomik ve askerî güç dengelerindeki yeri, onların birbirleriyle mücadele ederek gelen baskılara karşı koyamayacaklarını gösteriyor. Ancak birlikte hareket ederlerse ayakta kalabilirler.
Türkiye, İran, Mısır ve Suudi Arabistan Orta Doğu’nun önde gelen İslam ülkeleri olarak birlikte hareket etmeyi başaramadılar ve bölge sorunlarını çözme konusunda başarısız oldular. Onların bu başarısızlıkları ve kendi aralarında çatışmaları ABD, Rusya, İngiltere ve Fransa gibi bölge dışı güçlerin Orta Doğu’da nüfuzunu artırması sonucunu doğurdu.
Müslüman ülkelerin birbirleriyle mücadelesi ve Batılı güçlerin artan nüfuzu İsrail’e Filistin topraklarına dair hedeflerini gerçekleştirmek için aradığı fırsatı verdi.
İslam Dünyasının diğer parçalarında da durum pek farklı değil.
Nijerya, Sudan, Cezayir ve Fas gibi Afrikalı Müslüman ülkeler iç karışıklıklar ve komşu İslam ülkeleriyle rekabet altında ezilirken, Pakistan, Bangladeş, Özbekistan ve Kazakistan gibi Asyalı İslam ülkeleri de benzer sorunlardan muzdarip. Ortak hareket edememeleri onları da ABD, Çin, Avrupa ülkeleri ve Hindistan gibi büyük güçlerin arka bahçesi hâline getiriyor.
Güneydoğu Asya’daki Müslüman ülkelerden Malezya da iç mücadelelerden yorgun düşüp eski güçlü günlerinden uzaklaşırken, Endonezya İslam ülkeleri arasında en yüksek millî gelire sahip devlet olarak İslam Dünyasında diğerlerinden biraz daha pozitif ayrışıyor.
İslam ülkeleri bu kadar birbirinden kopuk ve birbirleriyle mücadele hâlindeyken bir “İslam Dünyasından” bahsetmek ne kadar mümkün acaba?
Kurban Bayramı'nın bütün Müslümanlara büyük bir İslam ailesinin parçası olma şuurunu vermesi dileklerimle bayramınız mübarek olsun...
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp