Top
Öcal Uluç

Öcal Uluç

ulucocal10@gmail.com

15/06/2019

Liseciler kulübü de Ada’yı da ateşe atıyor!..

Niçin “…ateşe atıyor” ibaresini seçtim; Galatasaraylılar “1930’lara gitsinler ve Galatasaray-Ateş Güneş bölünmesini ve bu bölünmenin Galatasaray’ı ne hâle düşürdüğünü hatırlasınlar” diye…
Yirmi beş “anlı ve şanlı” liseli, beraberinde götürdükleri ile “Ateş Güneş” (sonradan sadece Güneş) kulübünü kurmuşlar, Galatasaray’ı “yarım düzinelik” gol farkları ile yenerek şampiyonluklar kazanmışlar, Galatasaray’ı da neredeyse küme düşecek hâle getirmişler. Sonra ayılmışlar, “şampiyonluğa giderken” kulübü kapatıp, sahneden çekilmişlerdi ama Galatasaray “yıllar yılı” şampiyonluğa hasret kalmıştı!..
Şimdi de “Liseciler”, borç batağından “belini doğrultarak çıkmak üzere iken” ve de “Şampiyon olmuşken Şampiyonlar Ligi’ne hazırlık yaparken ve transfer çalışmalarını yürütürken” Galatasaray’ı “transfer yapamaz, Süper Lige ve Şampiyonlar Ligi’ne hazırlanamaz duruma düşürecek” adımları “insafsızca atmak için” yarışıyorlar. “İdari ibrasızlığı” bahane ederek Galatasaray Kulübü’nü yöneten kadronun elini kolunu bağlamak üzere dava üstüne dava açıyorlar; Türk adaletinin 11 Temmuz’da “yönetimin devam edip etmeyeceğine ve seçimli genel kurulun yapılıp yapılmayacağına dair kararı vereceği” bilindiği hâlde…
Mali ibra almış, mali konularda son dönemlerin “en başarılı” yönetimi olduğunu göstermiş, takımı şampiyonluğa ulaştırmış bir yönetimin elini kolunu bağlamanın Galatasaray’a neler kaybettireceği ortada iken böylesine “insafsız bir liseciler intikamının sahneye konduğunu görmek” bilmem ki Galatasaray taraftarını mutlu edecek mi?..
139 liseli yeni mezunun “tüzüğün paspas ve ‘sahtekârlık’ iddialarının da örtbas edilerek kulübe üye alınmasını isteyen” ve “bu istekleri kabul edilmeyince mali genel kurulda ‘350 oyluk’ bir idari ibrasızlık darbesini, kargaşaya ve karmaşaya gelen bir oylama ile yapan” Lisecilerin, “kana kan, intikam” görüntülü bu adımlarının, Galatasaray’ın “tam da büyük rakipleri ile arasını açma fırsatını yakalamışken” önünü keseceğini görememek için “aptaldan öte olmak” gerekir!..
Bu, Galatasaray’a ihanet değilse nedir?..
Evveeet, geliyorum, “Galatasaray Adası” konusuna; onu da “Ya Ada?” başlıklı bölümde okuyacaksınız.

Ya Ada?..
Divan Kurulu Başkanı Eşref Hamamcıoğlu, “yardımcı komiteler kurmak” atılımında bir türlü çözülemeyen “Ada konusunda da bir komite kurmayı düşünmüş” ve ilan ederek, komitenin başına “bu konuda yetki verilmediği hâlde, yıllardır tek kişilik ordu gibi mücadele eden” Avukat Tayfun Akçay’ı getirmişti!..
Ne var ki, çok Galatasaraylının “Çözerse ancak o çözer” dediği Akçay’ı tam da komitenin göreve başlayacağı gün” bir sürpriz bekliyordu; “Kulüp yönetimi Mimar Doğan Hasol başkanlığında bir komite kurduğu için, Divan Kurulu bir komite kurmayacaktı!..”
Bu aslında “Kulübün Ada’dan vazgeçmesi” demekti ve “yıllardan beri ortaya konan oyun” yeniden sahneleniyordu; “Hukuki çözümü uzatabildiğin kadar uzat!..”
Çünkü, “ortadaki sorun hukuk yönü ile çözülmeden, yani işletmeci Mehmet Koçarslan o adadan kesin olarak atılmadan, mimarların vakit geçirmekden başka yapacağı hiçbir şey yoktu!..”
Daha da ötesi, “Ada konusunun görüşüleceği genel kurul salonunun önünde Koçarslan ile kol kola resimler çektiren ve Galatasaraylı yöneticilere ‘Koçarslan ile anlaşın, o devam etsin’ diye yalvaran İnan Kıraç’ın hayaletinin Ada’nın üzerinde ve kulübün koridorlarında dolaştığı anlaşılıyordu. Zira “İnan Kıraç’ın idari ibrasızlık yüzünden gidecek ve seçime giremeyecek olan” bugünkü Galatasaray Başkanı’nın yerine “aday olarak gösterdiği” kişi, Divan Kurulu Başkanı Eşref Hamamcıoğlu idi ve de “İnan Kıraç’a sormadan yaptığı hatayı” anlamış, “Ada’da çözümü hukuki olarak çözecek”, çözemese bile, “Neden çözülemediğini bütün acı gerçekleriyle Galatasaray camiasına anlatacak olan” Avukat Tayfun Akçay’ın sahneye çıkmasını önlenmişti!..
Bakınız Galatasaraylılar, bu tablo açık açık şunu gösteriyor; “Galatasaray Kulübü, ‘birileri’ tarafından ‘Mehmet Koçarslan ile uzlaşmaya’ mahkûm edilmiştir”, bu yapılmazsa dava uzadıkça uzayacak ve bu defa Millî Emlak, “Boğaz’ın ortasındaki pırlanta adanın çöplük hâlinden kurtulmadığını görünce orayı kamulaştırarak” Türk turizminin hizmetine verecektir ve bu “hazin son” çok yakınlaşmıştır!..

Kafaya bakın!..
Galatasaray Başkan Vekili Abdürrahim Albayrak’ın 5 Haziran tarihli Hürriyet’te bir röportajı yayınlandı. Diyordu ki; “... Bir Allah’ın kulu da, elini vicdanına koyup takdir etmiyor. Örneğin mali genel kurulda söz alan, Divan Kurulunda eleştiren genç arkadaşımızın ‘Galatasaray Lisesi mezunu ama Fenerbahçeli olduğu’ tespit edildi. Fenerbahçeli çıkıp senin iyiliğini ister mi? Tabii ki moralini bozacak ki, şampiyon olamayasın! Oradan da bir arkadaşımız çıkıp, ‘Siz Galatasaray Liselisiniz tamam ama Fenerbahçelisiniz. Yönetimi bu kadar eleştirmeye ne hakkınız var’ demiyor, gerçekten üzülüyoruz.”
Galatasaray sosyal medya gruplarında kıyamet koptu ve “Efendim, Fenerbahçeli olsa ne çıkar? Galatasaray Lisesi mezunu olanlar, Galatasaray’a kötülük yapmaz” diyenler bile çıktı, hem de çokça.
Onlara sormak gerek; peki, “Galatasaray - Ateş Güneş ihanetinde” başrolü oynayanlar “Galatasaray Liseli” değiller miydi?..
Bu arada Abdürrahim Efendi’ye de bir sorum var; “Öyle ortaya bir laf atmakla iş bitmez, kim ise açıkla şu Fenerbahçeli üyeyi de herkes öğrensin!..”
Hımmm, dahası da var; “Nerede açıklayacağınız VAR bandı; Federasyon seçimini bahane ediyordunuz, işte o da gelip geçti, ne diyor, o bant?..

Yerliler ve yabancılar!..
Fenerbahçe “kendi salonunda” Anadolu Efes’e 74-57 yenildi. Fenerbahçe’de 9 basketbolcudan dördü yabancı, dördü Türk, biri de devşirme idi. Anadolu Efes’te ise 9 oyuncudan biri Türk, sekizi yabancı idi.
Fenerbahçe’de Türk oyuncular 5, bir devşirme 13, yabancılar 39 sayı attı.
Anadolu Efes’te ise Türk oyuncu 2, yabancılar 72 sayı kaydetti.
Toplamda 131 sayının yabancılar 111’ini, Türkler 7’sini, devşirme 13’ünü atmış.
Yabancılar olmasa ne olurdu; o salon dolar mıydı, TV başlarında on binlerce kişi toplanır mıydı?..
Dikkat, “Yabancı kısıtlaması tartışmaları, işi yabancı düşmanlığına, ırkçılığa kadar sürüklüyor” Türkiye’yi; sporda olmaz, olmamalı!..
Ne var ki, “Türk Koç”, üst üste bu kaçıncı defadır “yabancı koçu” yeniyor; daha ne olsun?..

Şaka!..
Arda Turan, Galatasaray’a gelmek istiyormuş!..
Galatasaray’ı ve Fatih Terim’i durdurmak için, “başka bir formül bulamadılar”, galiba!..

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp