Top
Öcal Uluç

Öcal Uluç

ulucocal10@gmail.com

07/06/2019

Millî takım ne yapar?..

Fransa ve İzlanda maçlarından altı puan almayı düşlemek güzel bir hayal. Hesap böyle de kitap ne diyor ona bakalım…

Yarın gece ve salı gecesi 2020 Avrupa Şampiyonası H Grubu’nda “iki önemli maç” oynayacağız; burada Fransa, orada İzlanda ile… Sorularla başlayalım:
Bu iki maçtan “6 puan” çıkarabilir miyiz; “elbette hayali bile güzel” ama mümkün mü?..
Bu iki maçtan “4 puan” çıkarabilir miyiz; bizim için “olabilecek en iyi ve en güzel sonuç” bu; burada Fransa’dan “bir”, orada İzlanda’dan “üç” puan almak; “zor” ama mümkün olabilir!..
Fransa’dan “üç”, İzlanda’dan “bir” puan da “4 puan” eder, ama “Dünya Şampiyonu olarak” gelecek olan Fransa’yı yenmek; “imkânsızı başarmak” anlamına gelir; olamaz mı; futbol bu olabilir ama maç öncesi tahminini “en çok 1 puan olarak yazmak” akla ve mantığa yakın gelmiyor mu?..
Peki, ya Fransa’dan “bir”, İzlanda’dan “bir”, eder “2” puan ihtimali; işte bana “bu tur için, muhtemel en yakın ve güzel sonuç gibi” geliyor ve bu sonuçla tamamlarsak bu turu, Fransa ile beraber gruptan çıkma ihtimalimiz “yüzde 51’in üzerine çıkar”; burada “İzlanda ile bir beraberlikle dahi” işi bitiririz!..
İki maçta “bir puan”; ancak “o bir puan İzlanda’dan gelirse”, yine “burada İzlanda’yı yener” işi gene sağlama alırız!..
Elbette bu son iki ihtimal, Türkiye’nin ya da İzlanda’nın “Fransa’dan Fransa’da puan çıkaramaması” üzerine kuruldu; “oradan puan çıkaran olursa”, zaten “grup ikinciliğinde” şanslı duruma gelecektir!..
İki maçta “sıfır puanı” ise, düşünmek istemiyorum; zira “burada İzlanda’yı yenmek bile gruptan çıkmayı garantilemez”, işe “averaj hesapları” girer!..
Elbette “hesaplar”, futbolda “her zaman tutmayabilir”; inanılması zor “sürpriz sonuçlar” olabilir; Türkiye için de, İzlanda için de… Beklenmedik puanlar alınabilir, hesapta olmayan puanlar kaybedilebilir.
Şimdi, “hesabı” bir tarafa bırakalım da “kitaba” bakalım; “Türk Millî Takımı” ne hâlde?..
“Lucescu” adlı ve de “yaşı yetmiş, işi bitmiş” zat, geride bir “laf enkazı bırakarak” gitti, millî takımın başından!..
“Onu yapacağım, bunu yapacağım” diye diye, “hiçbir şey yapmadan, yapamadan” ama “ceplerini doldurarak” gitti!..
“Gelen” Şenol Hoca ise “torba” bir kadrodan, mesela bir “Fransa maçı kadrosunun iskeletini dört başı mamur çıkaramadı, oynatacağını taktiği ‘doğru dürüst’ denemedi”, iki hazırlık maçında!..
Elbette, “bir bildiği herhalde vardır” ama “Avrupa Şampiyonası grup maçları standardında futbolun f’sini ortaya koyamayan” iki rakip önündeki futboldan, “Fransa’yı yenmek ya da en azından bir beraberlik almak, İzlanda’dan da üç puan getirmek ümidini çıkaracağımız” bir tabloya imza atamadı, Hoca’mız!..
“Sakatlar, riske edilmeyenler, denenmeyenleri denemek” diyerek bu tabloya mazeret üretmek ve de “gençler modasına milli takımda da imza atmak, Emre Belözoğlu’nu, ‘100’üncü defa millî formayı giydirmek için ‘topa dokunamadığı’ son dakikada oyuna sokmak gibi” fantastik gösterilere başvurmak, doğrusu ya “Fransa maçında ne yapabiliriz” sorusuna cevap bulmakta, “en usta futbol yorumcularımızı” bile zorda bıraktı!..
Elbette “Kazanalım” diyeceğiz ama kazanabilecek miyiz? Elbette “İzlanda’dan da üç puan getirelim” diyeceğiz, acaba getirebilecek miyiz?..
Şenol Hoca, “biraz ağır davrandı” galiba; inşallah “gereken hazırlık tam yapılmıştır”; ona ve talebelerine yürekten başarılar dilerim; Bayramımıza bir bayram da onlar ekler, inşallah!..

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp