Top
Nebi Miş

Nebi Miş

nmis@sakarya.edu.tr

21/09/2019

Sınanmadan muhalefet yapma konforunun sonu

Muhalefet bloku, bugüne kadar konforlu bir alanda siyaset yapmaktaydı. Artık bu konfora sahip değil. Eskiden bir konuda iktidara yönelik eleştiri getirdiğinde, söylediklerinin sorumluluğunu üstlenmeye ihtiyaç duymuyordu.
Demokrasi, hizmet anlayışı, ayrımcılık, işçi hakları, liyakat, adalet gibi konularda hiç düşünmeden konforlu bir alanda rastgele eleştirilerini sıralayabiliyordu. Sınanmadan muhalefet yapmak kolaydı.
Şimdi bu konularda istediği gibi at oynatamaz.
Çünkü, yönetme sorumluluğuna sahip olduğu birçok belediye var. Türkiye’de 30 büyükşehir belediye başkanın 11’i CHP’li. İktidar olduğu büyükşehirlerin nüfus ağırlığı, Türkiye’nin yarısından daha fazla.
Artık seçmen, yerelde birçok şehirde iktidar olan muhalefet partilerini; hizmet siyaseti, işçi hakları, toplumun farklı kesimlerine eşit mesafede yaklaşım, demokratik haklar ve ayrımcılık gibi konularda test etme imkânına sahip.
AK Parti 18 yıldır iktidarda olduğu için seçmenin önemli bir kesimi, AK Parti’nin icraat siyaseti ile ilgili tek taraflı bir bakış açısına sahipti. İcraatlarla ilgili mega projeleri bile zaten iktidarın yapması gereken hizmetler olarak değerlendiriyordu.
Seçmenin önemli bir kısmı, muhalefetin iktidara yönelik her eleştirisini, rasyonel zemine oturtmadan satın alma eğilimindeydi.
Şimdi seçmen, yerel siyaset ve hizmetler üzerinden muhalefet partilerini AK Parti ile karşılaştırabilecek.
Muhalefet yerelde geniş bir güç ve çok büyük imkânları elinde bulunduruyor. Eskisi gibi sorumluluktan kaçma lüksüne sahip değil.
Örneğin…
CHP, devlete işe alımda liyakat ve adaletten saptınız eleştirisini popülistçe iktidara yönelttiğinde, kendi yönettiği belediyelerde işten çıkarmalar ve yeniden işe alımlarda yaptığı haksızlıklar, karşısına çıkarılacak.
Toplumun farklı kesimlerinin değerlerine ve inanç dünyasına yönelik ayrımcılık yaptığı eleştirisini dile getirdiğinde, kendi belediyesinde sakal ve bıyık yasaklarını hangi bağlamda tekrar uygulamaya koyduğu sorulacak.
Muhalefet ayrımcılıkla ilgili bir söz söylediğinde, CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesinin ilk fırsatta, Şehir Tiyatrolarından Mustafa Kutlu’nun ‘Mavi Kuş’Necip Fazıl’ın ‘Reis Bey’ ve İskender Pala’nın ‘Aşk Bir Zamanlar’ oyunlarını kaldırması ve yasaklamasıyla; ayrımcılığın, kültürel düşmanlığın, sansürün ve jakobenliğin dik âlâsını yaptığı yüzüne çarpılacak.
Aralarında farklılıklara rağmen muhalefet blokunu, AK Parti karşıtlığı ve Erdoğan düşmanlığı şimdiye kadar bir arada tutuyordu. Demokrasi, adalet ve özgürlük söylemi sadece farklılıklarının üzerini örtüyordu.
Muhafazakâr seçmen kitlelerini ürkütmemek için “söylem” düzeyinde siyasetini yürütebiliyordu.
Ama bundan sonra üst söylemlerle muhafazakâr seçmene ulaşma taktiğini istediği gibi kullanamayacak. Çünkü muhalefetin yerelde iktidarı elde etmesini sağlayan farklı “bileşenler”, seçtikleri başkanları birçok konuda “eyleme” geçmesi konusunda zorlayacak.
Zaten şimdiye kadar, CHP’li belediye başkanlarının ilk beş aylık icraatı, muhafazakâr kesimlere yönelik dışlayıcı birçok pratiği ortaya çıkardı.
Gün geçtikçe, muhafazakâr STK’lar ve Şehir Tiyatrolarındaki benzer icraatların yenileri devreye sokulacak.
Muhalefet, AK Parti’nin elindeki güç ve imkânları eline geçirsin, Türkiye’nin dindar muhafazakâr kesimlerine yönelik, ayrımcılık, dışlayıcılık ve haklarını ellerinden alma pratikleri bir anda 1990’lara döner. Bakmayın siz muhalefetin son birkaç senedir demokrasi, özgürlük, hak, hukuk ve adalet gibi konularda nutuk atmasına.
Önümüzdeki 4 sene içinde seçmen, AK Parti’nin 18 yıllık icraatı ile CHP’nin yereldeki iktidar pratiklerini ve icraatlarını karşılaştırma imkânına sahip.
Muhalefet, 2023’e kadar bir sınavdan geçerek teste tabi tutulacak. Tabii ki bu karşılaştırmada AK Parti iktidarının da farklı bir sınavdan geçtiğini unutmamak gerek. Sınamalardan geçerek siyasal öğrenmede epeyce tecrübeli olması ise AK Parti’nin avantajına…
 
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp