Top
Nebi Miş

Nebi Miş

nmis@sakarya.edu.tr

17/10/2019

Türkiye’nin cevabı belli

ABD başta olmak üzere küresel güçler, Barış Pınarı Harekâtı’nda Türkiye’nin bu kadar hızlı sonuç alabileceğini beklemiyorlardı.
Harekât başlamadan önce, Erdoğan’ın Trump’la telefonla görüşmesinin ardından Beyaz Saray; “Türkiye, yakında Kuzey Suriye’ye yönelik uzun zamandır planladığı operasyonu başlatacak. ABD Silahlı Kuvvetleri, bu operasyonu desteklemeyecek ve bir parçası da olmayacak ve kontrol ettiği topraklarda DEAŞ’ı mağlup eden ABD güçleri, bu operasyona yakın noktalarda olmayacak” açıklaması ile operasyona yeşil ışık yakmıştı.
Batılı ülkelerin beklentisinin aksine, Türkiye sahada başarı kazandıkça; Trump, Kongre üyeleri ve Pentagon yetkilileri ardı ardına birbiri ile çelişen, bir gün önce söylediğinin bir gün sonra tam tersini savunan onlarca açıklama ve sosyal medya paylaşımı yaptılar.
Aslında ABD’de yapılan tartışmalar, Trump’ın azil sürecine yönelik iç politikanın bir malzemesi olduğu için Türkiye yapılan her açıklamaya karşılık verme gereği duymadı. Çünkü ne dedikleri, kimin neyi savunduğu çok da net değildi. Bu durumu Erdoğan da “Sayın Trump’ın şu ana kadar yaptığı Twitter açıklamalarına baktığımızda artık bu Tweet’leri takip edemez konuma geldik. İzleyemiyoruz” sözleri ile ifade etti.
***
Güvenli bölge konusunda Trump’ın dile getirdiği 20 mil sözü üzerinden daha önce oluşan mutabakatı Türkiye hep hatırlattı.
BM toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fırat’ın doğusunda 30 kilometre derinliğinde ve 480 kilometre uzunluğunda bir güvenli bölge oluşturulacağını ve 2 milyon Suriyelinin istihdamını planladıklarını tüm dünya liderlerine harita üzerinden anlatmıştı. Dolayısıyla Türkiye, Barış Planı Harekâtı ile neyi amaçladığını en baştan masanın üstüne koydu.
Harekâtın başlamasından bu yana uluslararası toplumun, yaptırım tehditleri dâhil farklı tepkilerine ve yoğun bir Türkiye karşıtlığına rağmen, Erdoğan hiç geri adım atmadı. Tezlerini her platformda değiştirmeden tekrar etti.
En nihayetinde, ABD bir taraftan Erdoğan’ı 13 Kasım’da Washington’a davet edip, diğer taraftan bazı bakanlara yaptırım kararı alırken, ilaveten de terör örgütü ile Türkiye arasında ara buluculuk ve ateşkes tekliflerini gündeme getirdi.
Ardından da Trump, ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Dışişleri Bakanı Pompeo başta olmak üzere kalabalık bir heyeti Türkiye’ye gönderdi.
ABD heyetinin Türkiye’ye hangi öneri ile geleceği bu yazının yazıldığı saatlerde belli değildi. Ancak ABD heyetinin ateşkes başta olmak üzere, Barış Pınarı Harekâtı ve güvenli bölge konusundaki tekliflerine, Türkiye’nin ne karşılık vereceği aşağı yukarı belliydi.
Erdoğan telefon görüşmesinde Trump’ın “Ateşkes ilan edin, biz de müzakere için ara buluculuk yapalım” teklifine karşı, “Biz terör örgütü ile masaya oturmayız’ diye cevap verdim. ABD gibi bir ülkenin bir terör örgütü ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti gibi bir müttefikinizin arasına girmesini doğrusu ben savaş hukuku bakımından da siyaset bilimi bakımından da asla doğru bulmuyorum” dediğini açıklamıştı.
ABD’li heyetin de, Trump’ın telefonda Erdoğan’a söylediği “ateşkes” teklifine benzer bir içerikle Ankara’ya geleceği muhtemel. Bu teklife karşı, Türkiye’nin vereceği cevabı Erdoğan, daha heyet Ankara’ya gelmeden, AK Parti grup toplantısında net olarak şu şekilde açıkladı:
“Bunun için de teklifimiz, hemen bu gece tüm teröristler silahlarını, malzemelerini, her şeylerini bırakıp, kurdukları tuzakları imha edip belirlediğimiz Güvenli Bölge’den dışarı çıksınlar. Bölgede bu dediğimiz yapıldığında, sadece teröristleri hedef alan Barış Pınarı Harekâtı’mız zaten kendiliğinden sona ermiş olacak. Gerçek derdi bölge halkının zarar görmemesi olan herkesin, bu teklife derhâl olumlu cevap vermesi gerekir. Şayet dert bölge halkının can güvenliği değil de teröristlerin canını kurtarmak ise yine bu teklife olumlu cevap verilmesini bekleriz. Yok dert, terör örgütünün ülkemize yönelik saldırılarının ve bölge halkı üzerindeki baskısının devamı ise hiç kimse kusura bakmasın, böyle bir şeye rıza göstermeyiz. Bu yöndeki tekliflere de üstü örtülü veya açık tekliflere de eyvallah etmeyeceğimiz, bugüne kadarki tavrımızla herhâlde anlaşılmıştır.”
Türkiye, Suriye iç savaşının başlamasından bu yana, güvenli bölge konusundaki kararlılığını korudu. Müzakereleri yürüttü. Diplomasiyi sürekli sürdürdü. Ama tezlerinden de vazgeçmedi. Dolayısıyla, bugünkü görüşmede 480 km genişlik, 30-35 km derinlikte alanın terörden arındırılmasından başka bir teklife Türkiye razı olmayacaktır.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp