Top
Nebi Miş

Nebi Miş

nmis@sakarya.edu.tr

10/10/2019

Trump’ın ne dediği değil, Türkiye’nin ne yaptığı önemlidir

Aynı gün içinde ABD Başkanı Trump, Türkiye’ye ile ilgili birbirinin tam zıddı Tweet’ler attı. Önce “ABD askerlerinin Kuzey Suriye’den çekileceğini, Türkiye’nin operasyonu sırasında ABD’nin taraf olmayacağını” söyledi.
ABD sivil ve askerî bürokrasisi ve elitleri tarafından Türkiye’nin güvenli bölgeye yönelik harekâtı ve Trump’ın çekilme açıklamaları sert bir şekilde eleştirilince, Trump çark etti. Sosyal medyada gün boyu Türkiye mesaisi yapmak zorunda kaldı.
Türkiye ile ilgili attığı Tweet’lerden biri “Daha önce güçlü bir şekilde ifade ettim, şimdi bir kez daha yinelemek için söylüyorum; Türkiye, benim derin ve eşsiz anlayışıma göre, sınırların dışında olduğunu düşündüğüm bir şey yaparsa, Türkiye'nin ekonomisini mahvederim ve yok ederim (Bunu daha önce yaptım)” ifadelerini içeriyordu.
Türkiye’yi tehdit eden bu paylaşımına karşı, Trump’a tepki göstermesi gereken CHP ve diğer bazı çevreler, yine işin kolayına kaçtı.
Trump ve küresel aktörlerin Suriye politikasını eleştirecek yerde, onlarla aynı dili konuşarak, aynı tezleri savunarak, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine müdahale etmemesi gerektiğini söylediler.
Türkiye’nin teröre karşı operasyonuna, sanki başka bir devlete durup dururken savaş açmış gibi “savaşa hayır” kampanyası ile karşı çıktılar.
En azından ABD, Rusya ve AB gibi küresel aktörler, operasyona karşı çıksalar da Türkiye’nin güvenlik kaygılarını anladıklarını söylüyorlar. Terör örgütlerine karşı mücadelesinin meşru hakkı olduğunu, kerhen de olsa, belirtiyorlar.
Türkiye içinde bazı çevreler, bunları bile söyleyemiyor.
Örneğin CHP, geçen haftalarda Uluslararası Suriye Konferansı düzenledi. Konferansın sonuç bildirgesinin terörle mücadele başlığında bir kez bile PYD/YPG terör örgütünden bahsedilmedi.
Sonuç bildirgesinde “Suriye’de Birleşmiş Milletler kararlarıyla terör örgütü olarak ilan edilen örgütlere karşı küresel ölçekte iş birliği gerektiğine işaret edilmiştir” gibi muğlak bir ifade kullanıldı. BM’ye bilinçli bir atıf verildiği aşikârdı. Çünkü, BM’nin terör listesinde PKK’nın Suriye kolu olan PYD ve YPG yoktu.
Yine Suriye’nin kuzeyinin terörden temizlenmesi için Türkiye’nin operasyona hazırlığı bir dönemde, aynı konferansın sonuç bildirgesinde “Türkiye’nin bölgedeki askerî varlığını genişleterek masadaki gücünü artıracağı düşüncesinin tehlikeli bir hayaldir. Türkiye’nin desteklediği örgütlerin yerlerinden ettiği sivillerin öfkesinin ülkemize yönelmesinden endişe duyulmaktadır” gibi bir ifadeye yer verilebildi.
Böyle bir açıklama ile hem Türkiye’nin askerî müdahalesi sorunsallaştırılarak küresel güçlerin tezlerine destek verildi. Hem de, daha önceki harekâtlarda olduğu gibi, Fırat’ın doğusuna gerçekleştirilecek operasyon için Türkiye’nin birlikte hareket edeceği ÖSO’ya suçlamalar yöneltildi.
Şimdi de ordunun operasyon için eli tetikte beklediği saatlerde, CHP lideri Kılıçdaroğlu 7 maddelik bir Suriye açıklaması yaptı. Bu 7 maddede, Türkiye’nin terörle mücadele için gerçekleştireceği operasyona destek yoktu.
Kılıçdaroğlu, Zeytin Dalı Harekâtı öncesinde, “Türkiye Afrin’e girmesin” diye açıkça söylemişti. Şimdi 7 maddelik bir açıklama ile aynısı söylem, Fırat’ın doğusu için tekrar ediliyor.
Uluslararası güçler, Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı harekâtları öncesinde de benzer açıklamalar yapmışlardı. Türkiye söz konusu harekat sürecinde ve sonrasında kendi bildiğini yaptı. Denenleri çok da umursamadı.
Güvenli bölge ile ilgili de şimdiye kadar savunduğu tezler var. Bu tezlerden geri adım atmadı. Diplomasinin tüm unsurlarını kullandı. İlgili taraflarla en başından itibaren bütün konuları açıkça müzakere etti. Kendi politikasının ne olduğunu her platformda ortaya koydu.
Şu ana kadar güvenli bölge konusunda kararlılığını korudu. En nihayetinde de, güvenli bölgenin oluşturulması için gerekenler yapılıyor.
Dolayısıyla muhalefetin bu dönemde yapması gereken; küresel güçlerin Suriye tezlerini seslendirmek yerine, kendi ülkesinin çıkarlarını yüksek sesle savunmaktadır.
Sadece eleştirinin ötesinde, somut ve uygulanabilir önerilerini de ortaya koymalıdır. Sınır ötesinde PYD terör örgütü ile nasıl mücadele edileceğini izah ederek önerilere başlayabilirler.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp