Top
Nebi Miş

Nebi Miş

nmis@sakarya.edu.tr

01/10/2019

CHP’nin bir Suriye politikası var mı?

CHP geçtiğimiz hafta İstanbul’da “Uluslararası Suriye Konferansı” düzenledi. CHP, konferansla ilgili epey bir beklenti oluşturdu. CHP’yi destekleyen kesimler, dış politika yorumcuları ve medya analizcileri gereğinden fazla konferansa anlam yüklediler.
Konferansa PYD ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) hariç her kesimin davet edileceğini söylediler. Esad yönetiminden üst düzey isimlerin katılacağını duyurdular.
Esad’ın sağ kolu olarak konferansa  katılacağını duyurdukları isim, Türkiye’ye gelmek yerine Çin’e gitmeyi tercih etti. Yine konferansa, AB’nin Türkiye temsilcisi gelmekten vazgeçti.
CHP, ÖSO ve diğer meşru Suriye muhalefetinden herhangi bir ismi, programa çağırmamak için özel çaba harcadı. Bu konuda verdiği sözü yerine getirdi.
Ancak, PYD’den kimsenin çağrılmadığı söylense de, PKK ve PYD’nin savunucuları ve destekçileri konferanstaydı.
Bir akademisyen olarak tanıtılan ancak, bugüne kadar PYD’nin uluslararası çevrelerde en önde gelen destekçilerinden olan Amy Austin Holmes, konferansa gelerek PYD ve ABD’nin tezlerini açıkça dile getirdi. Konferansta yaptığı konuşmada terör örgütü PYD’yi “barış gücü” olarak nitelendirdi.
ABD’nin PYD konusundaki son dönemde Türkiye'ye yönelik öne sürdüğü tezlerinin aynısını; “PYD Kürt ağırlıklı bir yapı değil artık. %60 oranında Araplardan oluşuyor. Kürtler, Süryaniler, Ezidiler, Hristiyanlar, Türkmenler var. Yani Suriye Halklarının temsilcisi ve içinde etnik çeşitliliği barındırıyor” sözleri ile dile getirdi.
Holmes’ten konferansta başka bir şey söylemesi de zaten beklenemezdi. Konferanstan önce, sosyal medya hesabından Türkiye tarafından Suriye’nin kuzeyinde kurulması planlanan güvenli bölgeyi, “Türkiye’nin soykırım koridoru” olarak nitelendirmiş, PYD’nin Türkiye’ye değil, Türkiye’nin PYD’ye saldırdığını iddia ederek, “güvenli bölge asıl Türkiye’nin içinde kurulmalıdır” açıklamasını bile yapmıştı.
Tüm bu açıklamalara rağmen, CHP söz konusu ismi konferansa davet etmekten kaçınmamıştı.
Gerçi, konferansın düzenlenme sorumluluğunu üstlenen CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz’ün Türkiye’nin “güvenli bölge” planını değerlendiren; “Türkiye nüfus mühendisliği yapıyor” sözünü dikkate aldığımızda, Holmes gibi birinin konferansa çağrılmasını yadırgamamak gerekir.
Yazının başlığındaki, CHP’nin bir Suriye politikası var mı?” sorusunun cevabına gelirsek…
Evet var! Bugüne kadar CHP’nin Suriye’ye yönelik politikasını, “Türkiye Esad’la görüşsün” başlığında özetleyebiliriz.
CHP’ye göre, “Türkiye Esad’la bir görüşse” 9 yıldır devam eden iç savaş bir anda bitecek. Esad yönetimi yüzünden, kimyasal silah kullanımını da içeren ve varil bombaları ile ölen 1 milyonun üzerinde  insan ölmemiş sayılacak. Mülteci konumuna düşen, yerinden yurdundan olmuş 10 milyondan fazla Suriyelinin yaşadığı zorluklar aniden sonlanıverecek.
CHP’lilere göre; “ah Türkiye Esad’la bir görüşse”…
Suriye’de üsleri, orduları ve silahları bulunan ABD, Rusya ve İran gibi aktörler hemen ülkelerine dönecek. “Türkiye Esad’la görüştüğüne göre bu iş bitmiştir, bundan sonra bize burada ekmek yok, Suriye’de daha fazla kalamayız” diyecekler.
Bugüne kadar, BM, İİT, AB gibi örgütler düzeyinde, Cenevre, Astana ve Soçi gibi süreçlerle birincil ya da ikincil düzeyde muhatap alınan Esad’la çözülemeyen sorunlar bir anda çözülüverecek.
PYD ve PKK gibi örgütler terörden vazgeçecek, Türkiye’ye yönelik terör faaliyetlerini sonlandıracak. Tüm terör örgütleri, Suriye’nin toprak bütünlüğü için silah bırakacak.
CHP’ye göre Türkiye’nin Esad’la görüşmesi hâlinde “olacaklar listesi”ni daha fazla uzatmayalım. Yazıyı dikkat dağınıklığı ile okuyanlar, bir an için “acaba mı” falan diye tereddüt edebilir.
CHP’nin Uluslararası Suriye Konferansı’ndan çıkan sonuçlar bir kez daha gösterdi ki, aslında CHP’nin “Türkiye Esad’la görüşsün” önerisinin dışında bir Suriye politikası yok.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp