Top
Meryem Aybike Sinan

Meryem Aybike Sinan

meryemaybike@gmail.com

09/09/2020

Aman Bedri yaşlısın!

Böyle olacağı belliydi...
Virüs bitmedi, bitmediği gibi yayıldıkça yayıldı ve yine olan sıkı tedbir alan vatandaşa oldu. Aylardır her türlü kural ve kaideye sık sıkı riayet eden insanlar bu gelişme karşısında hakikaten ağır travma geçiriyor. Vaka sayısı arttıkça, kaygı düzeyi de artıyor. Öğrenilmiş çaresizlik baş gösteriyor.
Geçen gün çok yakın bir arkadaşım aradı. Ben artık dayanamıyorum dedi, hayatım elimden alınmış, hayallerim çalınmış gibi. Aylarca sabrettim, evden çıkmadım, yasaklara titizlikle uydum, çocukları evden çıkarmadım, maske mesafe, hijyene abartılı bir şekilde dikkat ettim. Şimdi hâlimize bak, mart başındaki o zor günlere geri dündük! Ne için? Başkasının aymazlığı yüzünden ben bu çileyi daha ne kadar çekeceğim?
Arkadaşım haksız mı?
Kesinlikle değil. Hakikaten koronadaki vaka sayısı, gelinen son durum en çok titiz vatandaşımızı mutsuz etti. Fenole’nin örgüsü gibi, bozuk plak gibi başa sardık ve buyrunuz temcit pilavına!
Kıymetli doktor arkadaşım Defne de diyor ki:
“Hastanelerdeki çok ağır ve entübe olmuş hastaların görüntülerini insanlar bir görseler bir hafta içinde salgın biter! Görüntüleri vermek belki etik değil ama artık doktorlar yerine hastalığı yenen insanları televizyon ekranlarına çıkarsınlar. Anlatsınlar hastalığın ağırlaştığında insanı ne hâle getirdiğini, belki kimi insanlar ders çıkarır anlatılanlardan! O değil de biz doktorlar, o uykusuz gecelerimizin, çektiğimiz zahmetlerin, yaşadığımız acıların çöp olmasına fena hâlde içerliyoruz ve dahi kızgınız! Gelinen noktada bütün emeğimizin boşa gittiğine yanıyoruz.
Doktorlarımızdan, özellikle hayatlarını kaybedenlerden ne kadar af ve özür dilesek, yeridir.
Bedri Amca…
Seksenlik Bedri Amca da bıkkın ve çok ağır konuşuyor:
-Ne oldu? Her yere gidildi, düğün, dernek, tatil, gezme tozma dediler hepimizi yine dar bir kafese soktular. Zıkkım vardı sanki orda burda? Şimdi ne olacak? Bedri dışarı çıkma, Bedri dikkat et, Bedri aman yaşlısın! Bu yaşıma kadar hiç kimse bana bu kadar çok yaşlısın demedi, yüzüme vurmadı! Siz yaşlanmayacaksınız sanki?!.
Bedri Amca'nın bu sözlerine güleyim mi ağlayayım mı bilemedim. Meğer olayın bir de bu boyutu varmış! Yaş almış büyüklerimiz bu lafa da fena bozulmuşlar. Haklılar aslında. Demek ki bu insanlara sık sık yaşlı olduklarını duyurmak, hissettirmek aslında iyi bir şey değilmiş!
Lafı değiştireyim de iyice üzülmesin sonra diye sözü mevsimin kurak geçmesine getiriyorum. "Neredeyse Marmara bölgesine 4 aydır yağmur yağmıyor, daha önce de böylesine bir uzun kuraklık görülmüş müydü?" diye soruyorum.
-Aman kızım, görülmez mi? Tam elli sene önce bir kuraklık yaşadık ki görülmüş şey değildi, yazın ortasında bütün ağaçlar yapraklarını döktü, kurudu. Bir damla suya hasret kaldık. Ara ara oldu, on beş yirmi senede bir bu bölgede kuraklık yaşadık…
Bedri Amca’nın bu sözleri bir nebze içimi rahatlasa da özellikle İstanbul ve Kocaeli’deki içme suyu barajları kritik seviyeye geldiklerinden korku ve endişe içindeyim. Koronanın üzerine bir de içme suyu sıkıntısı baş gösterirse yandık ki ne yandık!
Şu saatten sonra musluklarımızı daha itinalı açmakta, suyu idareli kullanmakta fayda var. Yağmur bu, söz dinlemez, gel dersin gelmez, geldiğinde git dersin gitmez. Allah’ın hikmetinden sual edilmez!
Su problemi ülkemiz için özellikle İstanbul bölgesi için çok ama çok önemli bir sorun olacağa benziyor. Uzun yıllardır böylesine bir kuraklık yaşanmadı. Korona, kuraklık derken bir de Yunan belası çıktı başımıza…
Hasılı, içimiz daraldı… Allah bizlere yardım etsin...
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp