Top
Kemal Belgin

Kemal Belgin

kemal.belgin@tg.com.tr

28/11/2019

Şenol Güneş’i tanır mısınız?

A Millî Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş geçtiğimiz hafta duvara asılacak sözler kullandı. Hepsinden önemli olanı ise para ile ilgili idi. Şenol Hoca’m millî takımdaki görevinden alınıp da tazminatı hak ettiğinde benimle Feneryolu’ndaki ünlü bir pastanede özel bir  görüşme yaptı. Orada kendisine federasyona dava açmak sana yakışmaz dedim. O da “Ben de seninle aynı görüşteyim de, bir kere daha yüz yüze bunu sana sorayım demiştim” dedi. Ve de tek kuruş talep etmeden çekti gitti.

Galatasaray iflasa doğru...
Fatih Terim Hoca, nedendir bilinmez, tuttu son lig maçlarında takımını 3-5-2 düzeni ile oynatmaya başladı. Bu sistemin özellikle iki beki perişan ettiğini, iki uç adamı ile kendi kendine sıkışan bir takım oluşturduğunu Aykut Kocaman taaa İstanbulspor günlerinde, “Bu bir insanlık suçudur” diye yorumlamıştı. Sonrasında Brugge maçında doğruya dönüldü. ama futbol bu işte... Bölük pörçük Galatasaray parladı ama maçın büyük bölümünde rakip daha aktif, daha organize idi. Hem de bebeler ve deneyimsizler topluluğu ile... Daha 11. dakika öne geçilen maçta üç puanla bilet alınabilirdi. Donk, Bayram, Marcao tamam da bu boyalı saç neden maça girdi sorgulanmalı... Feghouli neden acaba maçın büyük bölümünde Belhanda’yı marke eder gibi kenarda oynayıp rakibi açmak yerine ortalarda uzun süre dans etti? Seri gerçekten de bu kadar uzun süre sahada nasıl kaldı?  Galatasaray’ın bu maçtaki tek sevinci Muslera’nın dönüşü olmalıdır.

Ljajic için gelen telefon!
Konya’daki Konyaspor-Beşiktaş maçını izliyorum. Dakika 40 falan... Devre golsüz bitmek üzere... Telefonum çaldı. Karşımda benden beter bir futbol hastası olan Murat... “Ağabey, Ljajic olmayınca Beşiktaş oyun kuramıyor yahu...” demez mi? Yahu dedim adam sahada... Murat, “O zaman benim gözler gitmiş be” deyip telefonu kapadı. Caner-Burak işi bir gol yetti maç için... Zaten Aykut Hoca’nın maçları da, Avcı’nın maçları da böyle geçer...

Başka düz adam yok muydu?
Ersun Yanal’ın Fenerbahçe’si elime geçtiğinde şöyle bir durdum ve sonra sordum; “Acaba bu kadroda başka düz adam kalmamış mıydı? Formsuz ama Moses’a yazık olacak” dedim. Rodrigues için 70 dakika beklendi. Deniz Türüç maça gelmemiş miydi acaba? Puan puandır ama peşin teslimiyetçilik büyük firmada olamaz.

Bu takımı Sergen mi yaptı?
Aaaa o da ne? Gökhan Töre sağ kanatta, Guilherme iki ön libero gibilerin önünde, yani orta sahada... Yani o mini fiziği ile her topla çıkışta rakibin düz ama fizikli adamlarına yem olacak. Oldu da... Malatyaspor bu yanlışı nasıl yaptı?  Hele hele Fenerbahçe’nin sahaya süreceği kadroyu öğrenip de yaptıysa vay futbolun hâline...

Yardımcı hakemlerin dramı!
Adam iki metre ofsayttan topu alıp gidiyor, yardımcı bayrak sallamayıp devam ediyor... Bu arada ciddi sakatlık geçiren var pozisyonda... Ne zamanki pozisyon bitiyor, yardımcıdan bir bayrak... Ayıp yahu! O zaman kaldırın bu yardımcı hakemi, VAR mıdır ne haltsa o baş hakemin kulağına fısıldasın ofsaytı ve millet heyecanlanmadan veya yuh çekmeye hazırlanırken iş bitsin be!

Ah Hıncal Ağabey ah!
Hıncal Uluç Ağabey geçtiğimiz hafta sonundaki yazılarından büyükçe bir bölümünü Kadıköy’ün ihtişamına, güzelliklerine, değerlerine ayırmıştı. Satır satır dikkatle okudum. Çünkü... Evet, çünkü günümüz Kadıköy’ü o Hıncal Usta’nın değindiğinden artık eser taşımıyordu... Bendeniz bu ilçenin oksijeni ile büyüdüm. Haritasını sokak adlarıyla yarım saatte çizerim. Ama günümüz Kadıköy’ü artık o Kadıköy değildir. Özellikle ilçenin merkezi ve Moda’sı bitmiştir. Kimse evinde rahat uyuyamamakta... Hele hele tatil günleri... Belediye Başkanı’na iki defa yazdım, cevabı, “Beyoğlu bitti, şimdi burayı ona benzetmeye çalışıyoruz” oldu. Vah ki vah! Demek ki siz Beyoğlu’na Beyoğlu olduğu günlerde hiç uğramamışsınız.

Rahmi Turan yazdı, diğerleri oynadı!
Geçtiğimiz hafta sonu ortalık Rahmi Turan meslektaşımızın bir yazısı ile toz duman oldu. Güya Muharrem İnce, Tayyip Başkan’ı ziyaret etmiş ve ondan CHP Başkanlığı için destek almıştı. Önce Kılıçdaroğlu doğruladı, sonra bir garip gazeteci ziyaret aracı otoların dandik plakalarını bile vererek katıldı. Rahmi Bey, “Yanlış yapmışım” diye düzeltti. CHP’de kıvıran kıvırana idi. İnce isyan etti. “Bu, bizim partinin içindeki çetenin işi” bile dedi. Eh, Rahmi Turan’la bir seneden az fazla Günaydın’da, iki sene de Meydan’da çalışmış bir kişi olarak neler neler yaşadım ben. Spor sorumlusu olmama rağmen bir kere dahi sabah sayfa toplantılarına katılmadım. Çünkü bu toplantılar boşuna zaman, çay tüketimi idi. Ya Sözcü? Rahmetli patronu 1978’de Arjantin’den sınır dışı ediliyordu ben kurtardım. Oğlu şimdilerde volta... Eh, salla gitsin kuralı ile gazetecilik yapanlar bunlardır işte...

Hey gidi Fikret Ağabey hey!
Fenerbahçe’nin unutulmazlarından Fikret Kırcan, yani Küçük Fikret, vefatının 5. yılında anıldı. Başlık, K. Fikret’in ne denli büyük bir oyuncu, ne denli müthiş bir yönetici olduğunun tanımıdır. Hiç unutmam Bir Beşiktaş-Fenerbahçe maçı idi. Takım formalarını, kramponlarını giymiş, sahaya çıkmak üzereydi ki, dev kaleci Özcan Arkoç hâlâ eldivenlerine elini sürmemişti. Ve de Fikret Ağabey’e seslendi; “Şu on beş bin liramı bu hafta alamazsam bu eldivenleri giymeyeceğim...” K. Fikret de ona “Derhâl üzerindeki formayı çıkart ve soyunma odasını terk et” diye cevap verdi. Kaleye de genç takımın, elim bir silah kazasına kurban giden genç ismi M. Ali geçti. Maç mı? Beşiktaş 2-0 kazandı. Ama Fikret Kırcan yaşamı bitene kadar hep ünlü K. Fikret olarak kaldı.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları