Üç Büyükler diye adlandırdığımız kulüplerimizin arasında en ciddi, en pahalı, eşi emsali bulunmaz tek tesise Galatasaray, Ada ile sahiptir. Boğaz'ın ortasında bugün o adayı satışa çıkarsanız para yetişmez be... Ve Galatasaray yönetim hataları ile Ada'yı nerede ise kaybetmek üzere idi. Bugünkü yönetim davayı kazandığını açıkladı. Hayırlı olsun! Tebrikler! Bence spor alanlarındaki başarılardan çok çok daha önemli bir zafer... Umarım Ada eski günlerine, neşesine, kıyıdan oraya tekneye binildiğinde heyecan veren konumuna kavuşur.

Çığırtkan spikerler!
Bir şeyi anlamakta zorluk çekiyorum hâlâ... Ne mi? Ne zamandan beri yayıncı kuruluş olsun, başka ekranlar olsun, gol olmaya... Bir feryat, bir figan sormayın gitsin. Evde başka odalarda bulunanlar bu gol haykırışlarından korkup salona koşuyorlar; "Eyvah ne oldu" diye... Ne yani, feryat edince golün değeri mi artıyor?

Ne olur ki seyirci olsa!
Beşiktaş'ın Fenerbahçe maçında tribünde hayli bir büyük bir kalabalık vardı. Bağırdılar, çağırdılar, kim bilir belki de saydılar da... Ama ne olur ki? Benzerine sadece 72 bin lira ceza kesilmişti. Ben de o gün tribününe kalabalık almayan enayidir demiştim.. Ne haber TFF?

Mesut ve Mert nerede idiler?
Ben okumadım ama sağlam bir kaynak telaşla beni aradı. Efendim mesele şu: Fenerbahçeli Mesut Özil ile Mert Hakan, Bebek'teki bir otelde baskına uğrayan alemciler tahliye edilirler iken kapıda objektiflere yakalanmışlar. Bir magazin gazetesi de (Kelebek dediler) haberi fotoğrafı ile yayınlamış. Oradan geçiyorlar mıydı, ya da âlemin içinde mi idiler bilemem... Ancak ne var ki acaba birileri bunu uydurdu mu, yoksa gerçek idi de yayılması mı önlendi? Benden bu kadar!

Fatih Hoca pahalı ödedi!
Çift santrfor artık iflas etmiş bir kurgu idi. Kâşifi diyelim, İngiltere bile vazgeçmiş idi... Ama Fatih Terim hocam, hem Mustafa hem de Falcao ayakta iken bu tozlu raflara kalkmış modeli sahaya döndürdü. Kayseri'de bunlardan biri çıktıktan sonra iki gol atıp rahatlamıştı. Oradan da mı ders çıkarmadı derseniz, galiba evet! Ya değişiklikler? İşte o andan itibaren Galatasaray takımı tam çorba oldu. Pardon bitirmeden, birileri de ekranda çıkıp bu yenilginin sebebini Muslera ile yenilenen sözleşmeye bağlamaz mı? Pes doğrusu! Biz de kendimizi yorum yaparken, yazı kaleme alırken bu işten anladığımızı sanıyormuşuz meğerse...

Masaya bakın, sonu tahmin edin!
Malum “Büyükler”, bazı banka sorumluları ile birlikte, tabii ki TFF Başkanı da dâhil olmak üzere kameraların ve objektiflerin karşısında "Kurtuluş pozu" verdiler. Ben ekonomiden anlamam, para işlerinden hele hele hiç mi hiç... Neyse, benim asıl merakım nedir bilir misiniz? Bu yeni "kıyak" acaba sezon sonu kulüp başına kaçar transfere, kaçar yüklü paraya mal olacak? Öyle ya, şu anda bu saltanat sahiplerinin kadrolarında sayısal olarak zafiyet (!) var... Peki, bir sorum daha var... Bunların dışındaki kulüplerimiz üvey evlatlar mı?

Anadolu Efes'i tanıyamadım!
Bizim basketbolun önde gideni Anadolu Efes, Euroleague maçında bir sayı ile kaybetti. Olabilir. Ancak ne var ki, bendeniz, Larkin, Micic ve Beaubois gibi şutörlerin sürekli pota altına sızma gayretine akıl erdiremedim. Bu özel durumu Ergin Ataman hocaya hiç soran oldu mu? Başta eski basketbolcu Tuncay Kardeşim!

Ozan ve Caner’den ders!
Fenerbahçe son maçlarda takımın dinamosu Ozan Tufan'ı kenarda oturtur olmuş idi... Gerekçeyi anlayamamıştım. Hani az koşsa değil, pas vermeyip topu çiğnese değil, yardımlaşmasa değil, o hâlde ne idi bu makaslama? Neyse, 15 dakikacık bir sürede makasçılara derslerini verdi. Ya Caner? Yahu Erol Hoca senin takımında Caner benzeri bir oyuncun var mı ki? Süratli, çabuk, uzun isabetli ve sert pas kullanabilen birileri yani...

Gergerlioğlu yatacak yer mi bulamadı?
Hani şu milletvekilliği düşürülen malum partili var ya, hah işte o TBMM'de uzanıp yatmış. Galiba yer yatağına... Neyse, o kadar zahmete katlanacağına malum teröristlerin mağaralarına uçup uzansaydı. Ne günlere kaldık be! Bakalım bu zatın partisi kapatılacak mı? Ama kapatılsa ne olur ki... Çünkü 24 saat geçmeden yenisi başka müthiş (!) bir isimle kurulur...

Nurlar içinde dostum Canaydın!
Galatasaray'ın efsane başkanlarının arasında ilk üçe girecek Özhan Canaydın vefatının 11. yılında anıldı. Kendisi ile iyi bir dostluğum vardı. Programlarıma da seve seve konuk olurdu. Bir defasında, ki o günlerde ambargo koymuştuk bu cümleye. Demişti ki, "Kemalciğim senin hocan beni 55 milyon dolar içeri attı."

İstanbul Sözleşmesi
Bana düne kadar bu sözleşmeyi sorsalar vallahi de, billahi de ne olduğunu bilmiyordum. Meğerse bugün yaşadığımız sokak rezaletlerinin dayanağı imiş. Bir de birileri çıkıp sokağa dökülün çağrısı yaptı. Zaten döküldüler de... Aaah aah, Demokrat Parti ile çoğalan, genişleyen özgürlüklerin dönemi değil de, malum tek partili sürece rast geleceklerdi ki, gıklarını çıkarabilecekler miydi acaba? Kemal Dayı da nutuğunda hep kadına şiddet ve cinayetlerden söz etti. Peki, el ele, kol kola sokak ortalarında gördüğümüz sapıklar ne olacak? Hatta hatta daha da ilerisi de var da burada yazamıyorum...