Top
Kemal Belgin

Kemal Belgin

kemal.belgin@tg.com.tr

03/10/2019

Fikret Orman yine seçilirse

Beşiktaş Yönetimi geçtiğimiz hafta olağanüstü toplanarak Başkan’ın “ayrılma” kararını görüştü. Sonunda da 23 Ekim’de olağanüstü kongre yapılması kararı alındı. Yani Orman Başkan istifa etmedi, ayrılmadı da... Sızan bilgilere göre de bugünkü yönetimden altı isim yeni listede yer alamayacakmış. Yani Orman yeniden başkanlığa adaylığını koyarsa... Peki, kongre Orman’ı yeniden başkan seçerse... İşte o zaman tribünlerin kulüpleri yönetme isteği bir kere daha iflas edecektir. Bakınız değerli taraftarlar; kulübü sizin feryatlarınız yönetemez. Bu iş kongrenindir. Sizin işiniz ise her şartta destek vermektir. Süleyman Ağabey’i gönderdiniz de ne olmuştu? Artık çağdaşlaşınız be!

Bir kere daha Tuncay
Bu başlıktan bir şey anlamadınız değil mi? O zaman açayım... Tuncay Özilhan, yani Anadolu Efes’in sahibi, bir kere daha ülke basketboluna yaptığı benzersiz katkısının kupasını kazandı. Tuncay iyi ve eski dostumdur. Kendisi gibi bir zamanlar eskilerin süper basketbolcusu Pano Natof’la omuz omuza verip bu basketbol yatırımını yapmaya karar vermişlerdi. Ben bu ikisinin de hem okul, hem de mahalle arkadaşıyımdır. Bence Spor Bakanlığımız ki, bu süreçte rastlanmamış biçimde hayli faal ve katkılı, Tuncay Kardeş’ime özel bir törenle hak ettiği ödülü vermelidir. Vermelidir çünkü Tuncay Özilhan olmasaydı bugün ülkede basketbol acaba kaçıncı sırada olurdu?

Bu Federasyon kimin?
TFF Tahkim Kurulu, Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un 30 günlük hak mahrumiyeti cezasını tamamen kaldırdı. Ki, bu ceza sadece resmî yazışma yapamayacağını ve de VIP tribününde oturamayacağını kapsar. Aynı Tahkim’in tabii ki bu Federasyon’un, bugüne kadar verilmiş cezalarda böylesine bir “iptal” kararı aldığını duydunuz mu? Hangi ismin altında kaldınız ki acaba? Ben Disiplin Kurulu üyesi olsaydım çoktan istifa mektubunu sunmuştum. Alanyaspor-Fenerbahçe maçındaki kural hatası itirazı reddedildi ya... Onu da haftaya detaylı yazalım derim.

VAR varsa hakem fasa fisodur!
VAR diye bir teknolojik sistemi futbolun kalbine sapladılar. Zaten bu teknoloji değil mi, özellikle benim ülkemin insanını şirazeden çıkaran? Yani şu Tweet falan gibi uydurmalardan söz ediyorum. Allah’a şükürler olsun onların hiçbiri benim kanıma giremedi. Giremez de... Neyse gelelim VAR’a... Derbide Galatasaray’ın ender organize ataklarından biri bilmem kaçıncı pasın kullanımı sonrası Lemina’nın önüne gol için düşerken Gustavo yetişiyor ve müdahale ediyor. Penaltı kokusu var... Ama Cüneyt Kardeş’im korner diyor. Oldu mu? Hayır! VAR su koyveriyor ve bilmem kaç pozisyon önce “Babel’in topu elle düzeltmesi var, gel bak” diyor.  Yani penaltı var mı yok mu değil, başka bir şey! Keşke, mesela maçın 15. dakikasındaki bir faul için de VAR denen illet devreye girseydi. Yani 50 dakika sonra falan... Ne demiştim daha ilk gün; Ben hakem olsaydım bu VAR illetinden sonra düdüğümü evde duvara asardım... Öyle ya, nerede kaldı maçın tek hâkimi hakem? Devamla hakemlere bugünlerde verilen tonla parayı da yarıya indiririm. Öyle ya, hakem artık rahmetli Erbakan Hoca’mın dediği gibi tam anlamıyla “Fasa Fiso...”

Falcao ile ödeşme!
Malatyaspor maçının son saniyelerinde Seri çıkıp yerine Falcao girmişti. Gülmüştük. Hatta ağlamıştık da böyle önemli bir yıldızla alay edildi diye... Peki, F.Bahçe maçında ne oldu? Falcao 93. dakikada yerini Âdem’e bıraktı. Yahu bu şampiyon takımda birileri bizimle dalga mı geçiyor acaba? Acaba önümüzdeki ilk maçta kiminle gırgır geçilecek?

Avcı, takımını tanıyor mu?
Beşiktaş büyük firmadır. Tamam... Ama her büyük firma elindeki kapasite ne olursa olsun, saldım çayıra oynar mı? Hayır! Sizin takımda Boyd, N’Koudou varken rakibin üstüne yapışarak oynanır mı? Hayır? Bunlara uzun sahalar lazım, topu alıp gitmeleri için. Haaa Quaresma, Lens varsa takımda o zaman yerleşerek oynamayı planlayınız. Belki bazıları, “Beşiktaş savunma takımı gibi mi oynamalı” kabilinden tepki gösterebilir. Ama malzeme neyse ona göre oynarsınız. Yoksa... Geçen sezonki Fenerbahçe’nin durumuna düşersiniz tabii ki...

Bir gırgır da Ersun Hoca’dan!
Öyle veya böyle, 50 bin seyircinin önünde F.Bahçe maçı G.Saray’a kaptırmadı. Tamam... Tamam da kaç zamandır sakat olan Hasan Ali hiç 95. dakikada maça girer mi? Efendim zamanı yiyoruz da ondan dense bile, kenardaki sağlam adamlardan biri bitiremez miydi maçı?

Ünal Hoca’m; Tamam mı?
Şayet elimde Hüseyin ve Hosseini gibi uyum içinde oynayabilen tandem varken aklımı kimse çelemez yeni isimler için... Sistemin birinci kuralıdır bu... Hele hele elimde Sosa gibi şu anda bizim ligin bir numaralı oyun kurucusu varsa onun arkasını garantiye almayı da unutmam. Hâl böyle olursa da kaybettiklerimi de geri alabilirim.

Kruse’den utanın!
Fenerbahçe’nin Alman futbolcusu son maçta İstiklal Marşı’mızı söyledi. Veya söylemeye çalıştı. Anlaşılan o ki, ilerideki günlerde daha da iyi söyleyecektir. Ve de ne yazık ki eleştiri aldı. Yahu ünlü eleştirmenler; ülkemize gelip tonla mangır kazandıktan sonra  tek kelime Türkçe konuşmadan gidenlere neden hiç laf etmediniz? Yahu beyler; Bizim millî oyuncu Emre Mor bile tercüman kullanıyor. Utanın utanın!

Galatasaray favoriye yenildi!
G.Saray, Şampiyonlar Ligi’nin bu sezonki bir numaralı favorisine yenildi. Önce bunu kabul edelim. Sonra Muslera’nın kaleciliğine laf edenlerin alnını bir kere karışlayalım. Devamla; Babel’i ikinci santrfor olarak oynatan teknik heyeti eleştirelim. Üçlü savunmayı denemek olabilir ama fiziki zafiyetli Nagatomo 100 metre gidiş gelişler sonunda ruhunu teslim etmediyse dua edelim. Ve de rakipte Cavani, Neymar olmadığı ve Mbappé yarım porsiyon bulunduğundan bir kere daha dua edelim.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları