Top
İsmail Kapan

İsmail Kapan

ismail.kapan@tg.com.tr

30/06/2020

Donald Trump’ı kim tutuklayacak?!

Aslında soruyu şöyle sormak daha doğru olurdu: Trump’ı kim tutuklamayacak? Sorunun kafanızı karıştırdığını görür gibiyim. Ama İran’ın ABD Başkanı hakkında verdiği tutuklama kararı da öyle değil mi zaten?..
 
 
İran devletinin bazı kararları da, eylemleri de mahza “Acem Palavrası” klasiğinde… Mübalağada sınır yok yani! Son olarak, ABD’nin Bağdat’ta gerçekleştirdiği bir suikastla öldürüp olayı resmen de üstlendiği; İran Devrim Muhafızları Komutanı General Kasım Süleymani’nin katlinden sorumlu tutulan otuz altı kişi hakkında, Tahran Savcılığının verdiği tutuklama kararı tam da bu kıvamda!.. Uygulanması galiba hiçbir zaman gerçekleşmeyecek olan bu karar, İnterpol’e resmen bildirilmiş durumda. Otuz altı kişilik listenin bir numaralı ismi, ABD Başkanı Donald Trump… Tahran Savcısı Ali Alqasimehr’in tutuklama talebine göre, yakalama ve tutuklama emrinin takibi, Trump’ın başkanlık görevinin bitmesinden sonra da devam edecek. Hayli çarpıcı bir karar değil mi? Her ne kadar hayata geçirilmesi bugünkü şartlarda imkânsız da olsa, kararın kendisi oldukça sembolik… İran böyle bir kararla ne gibi bir siyasi hedefe ulaşmak ister acaba? Kâğıt üstünde de olsa, böyle bir kararın alınmış olmasının taraflara nasıl bir yansıması olur? Şimdilik bu ve benzeri soruların cevabı pek bilinmiyor. Ancak Kasım Süleymani suikastı sebebiyle, derin travmaya maruz kalan İran Yönetiminin, bir şekilde Amerika’ya yaptırım uygulamış gibi görüntü vermek için bu karar aldığı anlaşılıyor…
3 Ocak 2020 tarihinde gerçekleştirilen suikasttan sonra, İran Hükûmeti buna çok sarsıcı biçimde cevap vereceğini ve ABD’den acı intikam alınacağını ilan etmişti. Nitekim beş gün sonra, ABD’nin Irak’ın El Anbar vilayetinde bulunan Ayn el-Esed Hava Üssüne, İran tarafından füzelerle bir saldırı yapıldı. Bu saldırıda atılan füzelerin sayısı hakkında taraflar çok faklı rakamlar telaffuz etti… Amerikan tarafı başlangıçta neredeyse bütün füzelerin hava savunma sistemlerince, hedefe ulaşmadan imha edildiğini iddia etti. Başkan Trump, “Her şey yolunda…” diye başlayan tweetler attı. İran tarafı ise 80 ABD askerinin öldüğünü yüzden fazlasının ise yaralandığını iddia etti. Doğrusu bu iddia uluslararası arenada hiç de inandırıcı bulunmadı. Yalnız bir süre sonra ABD cenahından hayli tuhaf açıklamalar gelmeye başladı. Pentagon ilk önce bir düzine civarında Amerikan askerinin, atılan füzelerin meydana getirdiği sarsıntı sebebiyle kafa travması geçirdiğini açıkladı. Bir süre sonra bu sayının daha fazla olduğunu ilaveten açıkladı… Velhasıl misilleme saldırısına hedef olan üste, kaç askerin öldüğü veya yaralandığı öğrenilemedi. Ama o üste muhakkak bir şeylerin olduğu da saklanamaz duruma gelmişti… Lakin beri tarafta misilleme saldırısıyla birlikte, İran topraklarında yaşanan trajik bir hadise, olayı bambaşka bir safhaya taşıdı. İran hava kuvvetleri, ABD’nin saldırıya karşılık verdiği zannıyla, Ukrayna hava yollarına ait bir yolcu uçağını, füze niyetine vurmuştu!.. Uçakta 176 yolcu bulunuyordu. Bunun 82’si İran uyruklu, 62’si de muhtemel yine İran menşeli olup Kanada vatandaşı idi… Açıkçası, İran ikinci defa büyük hasar almıştı...
Yolcu uçağının düşürülmesine dair, İran Hava Kuvvetleri Komutanı General Emir Ali Hacızade, bir açıklama yaparak bütün sorumluluğu üstüne almış ve haklarında verilecek karara göre hareket edeceklerini duyurmuştu. İran makamlarının bu hadise için ne gibi kararlar aldığı ve kimleri sorumlu tuttuğu da bilinmeyenler arasında. Vaka İran’ın kayıpları bununla da bitmiyordu. Kasım Süleymani’nin cenaze töreninde, aşırı izdihamdan en az 56 kişi hayatını kaybetmişti… Acem diyarında mübalağada sınır yok derken, işte bu kabil hadiselerin ortaya koyduğu gerçeklere işaret ediliyor… Amerikan füzesi diye kendi havaalanından kalkan yolcu uçağını vuran, cenaze izdihamında onlarca telefat veren İran, ABD’nin canını acıtacak adımlar atmada ise hep hedefin çok çok gerisinde kalıyor.
Şimdi gelelim Donald Trump’ın tutuklan(ma)ması meselesine… Şili Diktatörü General Pinochet, 1998 yılında tedavi olmak için İngiltere’ye geldiğinde, İspanya hükûmeti, darbe sırası ve sonrasında öldürülen kendi vatandaşları için suç duyurusunda bulunmuş ve şahsın tevkifini istemişti. Bunun üzerine İngiliz makamları, yaklaşık 16 ay boyunca Pinchet’i Londra’da ev hapsinde tutmuştu. İspanya’nın yaptığı iade talebi ise kabul görmemişti. Daha sonra hastalığı gerekçe gösterilerek, yaşlı diktatörün kendi ülkesine dönmesine izin verilmişti… Soru şu: Tahran savcısının talep ettiği üzere, başkanlık görevinin bitmesinden sonra, faraza Trump’ın başına da, Pinochet gibi bir şey gelebilir mi? Sizce gelebilir mi? Eh, gelmese bile İran; Trump hakkında tutuklama kararı verdi ya, yetmez mi?..
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp