Top
İsmail Kapan

İsmail Kapan

ismail.kapan@tg.com.tr

28/06/2022

NATO Zirvesinden nasıl bir sonuç çıkar?

Madrid’de bugün başlayan NATO Zirvesinde, en sıcak konu başlığı İsveç ve Finlandiya’nın üyelik meselesi… Türkiye’nin başından seslendirdiği taleplere gerçekten kulak verilecek mi? Gereği yapılacak mı?..

 

İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya girme konusunda niyet belirttiği andan itibaren, Türkiye çok haklı olarak itirazlarını sıraladı ve beklediği karşılık verilinceye kadar, bu üyelikleri onaylamayacağını duyurdu…

Hemen ardından başlayan yoğun diplomasi trafiğine rağmen, şu ana kadar beklenen gelişme olmadı. Her iki kuzey ülkesi yarım ağızla, Türkiye’nin terörizmle mücadele konusundaki taleplerinin haklı olduğunu söylese de, kendi topraklarında terör örgütünün her türlü faaliyeti yürütmesine hiç ses çıkarmıyorlar. Hatta tam tersi yönde, öteden beri verilen destek sürüyor!..

Finlandiya ve İsveç’in üyeliğini sağlamak için üçüncü taraflar da devrede. Bu konuda en hararetli görünen ülke İngiltere. Ukrayna savaşında Batı tarafında en keskin ve en hareketli tavrı koyan ülke…

Her zamanki gibi ABD’yi politik olarak peşinden sürükleme becerisini ortaya koyuyor. Ama Batı’nın Ukrayna meselesinde geliştirmeye çalıştığı inisiyatif, şu ana kadar beklenen sonucu veremedi. Öncelikle Rusya’nın işgal harekâtı önlenemedi. Harekât başladıktan sonra da, Ukrayna’ya verilen askerî ve siyasi destek, savaşın genişleyerek, ülkenin fazlasıyla tahrip olmasının önünü alamadı. Son on senede, Ukrayna ve Gürcistan’a açılan NATO üyeliği perspektifi sadece lafta kaldı. Daha da ötesi, bu iki ülkeyi Rus öfkesinin insafına terk etti! Kim bilir, belki de asıl istenen şey bu idi…

Liderler zirveden zirveye mekik dokuyor…

Avrupa Birliği zirvesinde,  “NATO olmadı AB verelim” kabilinden, Ukrayna ve Moldova’ya bir üyelik vaadi kâğıt üstünde verildi. Zelenskiy, çaresizce bunu “zafer” diye kabullendi. Bu köşede kısaca izah etmeye çalıştığımız üzere, ucu açık üyelik perspektifinin ne kadar zamanda sonuç vereceği, daha doğrusu verip vermeyeceği belli değil. Lakin Ukrayna ve Moldova’nın yapabileceği başka bir şey de yok!

Beri tarafta, birileri hâlâ daha engellemeye, en azından yavaşlatmaya çalışsa da; yeni dünya düzeninin teşkilinde, Batı ile Rusya ve Çin arasında rekabet kıyasıya devam ediyor. G-7 Zirvesinde, liderlerin hepsinin ceketleri fora ettikleri bir fotoğraf verildi. Bu zirvede özellikle Çin’in “Kuşak ve Yol Projesinin” önüne (Çin Seddi gibi) kalın bir duvar örmek için, 600 milyar dolarlık bir fonun devreye alınması onaylandı. Beş yıl için ayrılan bu paranın yarısı AB, diğer yarısı da ABD tarafından karşılanacakmış…

Bu para ile gelişmekte olan ülkelerin altyapı ihtiyaçlarının desteklenmesi hedefleniyor. Çin’in yıllar öncesinden başlattığı ve hayli mesafe aldığı bir mevzuda, Batı sanki yeni uyanıyor gibi!

ABD’nin tazyiki ile AB de direniyor. Velakin bir tarafta da, orta ve uzun vadede kendi durumunun ne olacağı konusunda oldukça endişeli. Ama bu endişe Amerika ve İngiltere’nin pek umurunda değil. Onların menfaati apayrı ve ayrıcalıklı!..

Berlin’den Madrid’e geçen G-7 liderleri ve diğerleri, NATO zemininde bu defa Rusya’ya karşı vaziyet almaya çalışacak…

Soğuk Savaş Döneminin sona erdiği ve Varşova Paktı’nın tarihe karıştığı yıllarda, NATO Rusya için yeni bir perspektif açmıştı; BARIŞ İÇİN ORTAKLIK… 

O dönemde biraz heyecan uyandırsa da fazla işlemedi tabii. Zira hem Batı jeopolitik hedeflerine ulaşmak için fırsatları değerlendirmekten kaçınmadı. (NATO tam sekiz defa genişleme formasyonuna tabi tutuldu.) Hem de Sovyetler Birliği’nin mirasçısı olarak Rusya, imparatorluk sevdasından vazgeçmedi. Son olarak Rusya’nın tepe yöneticileri ortaya koydukları doktrinlerle bu istikametteki kararlılıklarını açığa vurdular. Nihayet bu konuda uzun bir makaleyle teorik görüşü kesinleştiren Viladimir Putin, işin pratiğini bilfiil başlattı!..

NATO’nun gündeminde artık Rusya’nın konumu çok farklı. “Barış için ortaklık” anlayışı kati biçimde tarihe karıştığı gibi, epey zamandır fiilen hüküm süren “hasım olma” konumu da, bu zirvede tescil edilecek!..

O yüzdendir ki,  NATO; bilhassa ABD’nin üstelemesiyle Rusya’ya karşı, olabildiğince birlik-bütünlük görüntüsünü pekiştirmeye çalışacak.

İsveç ve Finlandiya konusunda ileri bir adım, bunun için sembolik bir anlam ifade eder. İşte bu yüzden olabildiğince, bu konuda Türkiye’ye telkinlerde bulunulacak. ABD tarafı, Biden ile Erdoğan’ın zirve sırasında görüşebileceğini açıkladı. Şimdiye kadar belirgin şekilde geri planda durmayı yeğleyen ABD, farklı bir tutum içine girmiş görünüyor. Ancak ABD ve bütün NATO ne düşünürse düşünsün, Türkiye kendi haklı tezlerini sonuna kadar savunacak ve bu noktada gerekli kararlılığı ortaya koyacaktır.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp